13 Kasım 2017 Pazartesi

AYNADAKİ BEN, BANA GÜLÜMSÜYOR (1/2)

Hepimiz biliyoruz ki evrenin doğal bir akışı var. Eğer bizler bu akışı içinde bulunduğumuz AN ile bütünleştirebilirsek; uyumlu yaşamın kapıları ardına kadar açılıyor önümüzde.

Peki bu kapının ardında ne var dersiniz?

Birbirini destekleyen enerjilerle dolu; mucize tadında, koca bir dilim hayat pastası.

Üstelik sadece bize ait.

Tadına vara vara yememizi, içimize sindirmemizi bekliyor.

Uygarlık tarihinin en eski, en ilginç düşünce akımlarından birisi olan Taoculuk felsefesine göre; enerji içten dışa doğru akıyor.

Yani göz bebeklerimiz ve diğer duyu organlarımızın yardımı ile bedenimizden evrene doğru bir akış var. O an ki ruh halimizle alakalı olarak; içimizde var olan pozitif ya da negatif enerjimizi; baktığımız, dokunduğumuz her şeye aktarıyoruz.  

Hal böyle olunca her şey için enerjimizi harcadığımızı söyleyebiliriz. Öyle değil mi? 

Bu da bizi farkında olmadan giderek kendimizden, özümüzden uzaklaştırıyor. Kendimize olan ilgimizi azaltıyor. Bir anlamda kendimizi unutup, etrafımız için yaşamaya başlıyoruz sadece.

Örneğin yolda yürürken, bakışlarımız ağaç dalındaki çok güzel bir kuşa kaydı diyelim. 
O ANda ona odaklanıp, kendimizi unutuyoruz. Tüylerine, ötüşüne, gagasına bakıyoruz, belki gülümsüyoruz. Ama enerjimiz kuşa doğru akmaya başladı bile. Kendimiz neredeyiz? Orada olduğumuz halde, O ANda yokmuşuz gibi davranıyoruz. Arka planda kalıyoruz bir anlamda.

Kendimizi yeniden hatırlayabilmemiz için o kuşa akan enerjinin bize yeniden geri dönmesi gerekiyor.

Elbette kuş sadece bir örnekti. Etrafımızdaki her nesne için bu dışarıya akışın olduğunu düşünelim; bir an için.

Müthiş bir enerji akışı öyle değil mi?

Peki bu akış, bu tükenme nereye kadar devam ediyor?

Ne yazık ki fark edip, silkelenmemiz gerektiğine karar verene kadar bu hal böyle sürüp gidiyor.

İşte Taoculuk felsefesine göre; giden enerjinin kendimize yeniden geri döndürülmesi gerekiyor. Üstelik bunun da kolay bir yolu var.

Bir ayna karşısına geçip kendimize bakmak.

Kendi göz bebeklerimize odaklanmak.

Orada gördüğümüz kişi ile yüzleşmek.

Cesaretle onu izlemek.

Ayna karşısında en yalın halimiz var şimdi. Dışarıya karşı kullandığımız maskeler yok. Orada, olmak istediğimiz kişi de yok. Sadece özümüz var.

Aman dikkat egolarımız yüz mimiklerimize yerleşmiş, belki de kırışıklıklarda gizli. Onlarla yüzleşmeye, kendimizi artımızla eksimizle kabul etmeye hazır mıyız? (devamı 2/2’ de)

Sevgiyle kalın.
Belgin ERYAVUZ

10.09.2017

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...