Yazarken insanlığımdan utandığım ve yumuşatarak sizlere aktarmak için çabaladığım anlardayım. Yapım gereği ruhumuzu zorlayacak, içimizi acıtacak konulara pek yer vermemeye çalışsam da gerçekler her şeyin üstünde.
Bilmek
gerekiyor yaşananları.
İri
ve ağır cüsselerine rağmen atlar kadar hızlı koşabilen, arılardan korkan, dünyanın
en büyük beynine sahip, bir o kadar da duygusal hayvanları onlar.
Filler.
Yazım
bu özel hayvanlardan iki tanesi ile ilgili.
Sonları
bizi insanlığımızdan utandıracak kadar dramatik ne yazık ki. Ve bu sonla aynı
yazıya sığdıklarına bakmayın, bence tarih sayfalarına sığamamışlardır.
İlk
filin ismi Mary.
Sirkiyle
beraber seyahatler yapan Charlie Sparks’ın gözde oyuncusu.
Ağırlığı
4500 kilo.
Boyu
3,5 metre.
Lakabı
“Büyük Mary”.
Sirk
hayatına henüz 4 yaşındayken başlamış.
Çok
yetenekli. Müzik aletleri çalabiliyor. Kocaman ve ağır bedenine rağmen başının
üzerinde durma kabiliyetine sahip. Hatta kendisine atılan topları
yakalayabiliyor.
Dolayısıyla
ülke genelinde çok sevilen bir Asya fili.
Bakıcısıyla
uyum içinde yaşamını sürdürmeye çalışan, verilen emirlere uyarak bolca alkış
alan ve yaşamını sürdüren bir gösteri hayvanı.
21
yaşına kadar sorunsuz geçen hayatı, 1916 yılının Eylül ayında maalesef tam
tersi yönde gelişir.
O
günlerde kendisine deneyimsiz bir bakıcı tayin edilir.
Bir
gün yeni bakıcısı tarafından su içmeye götürülür. Yol üstünde gördüğü karpuz
kabuğunu yemek isteyen Mary, eğitim kancasıyla ve kırbaçla kendisine defalarca
vuran bakıcısına sinirlenir. Çünkü daha önce sert bir tepkiyle hiç karşılaşmamıştır.
O
kızgınlıkla ve hissettiği acıyla bakıcısını hortumuna sararak havaya kaldırıp birkaç
defa yere çarpar. Ardından da dürtüsel intikam hareketiyle üstüne basarak ezer.
Can havliyle yaptığı bu hareketin kendi sonunu hazırladığından habersizdir
elbette.
Olayın
geçtiği Erwin kasabasındaki mahkeme hemen devreye girer. Ve fili cinayet
suçundan suçlu bulur.
Cezası
idamdır.
Alınan
kararı uygulamak için çareler aranırken; idam yeri olarak Erwin’den yaklaşık 40
km. uzaktaki Kinsport kasabası seçilir.
Gelin
görün ki neredeyse 5 tonluk ağırlığı ile fili idam etmek o kadar da kolay değildir.
İnsanlara uygulanan idam şeklinden farklı bir yol aranır.
Önce
birkaç el ateş edilir. Ölmediği görülünce tren yolundaki 100 tonluk vincin
kullanılmasına karar verilir.
Ancak
ilk deneme sırasında vincin zinciri kopar. Fil olanca ağırlığı ile yere çakılır.
Maalesef kalçası ve bel kemikleri kırılan Mary’nin sesi meydanı inletir.
Bu
durum karşısında yetkililer hemen kopan zincirin yerine daha güçlü olanını
bulur. İdam ikinci kez tekrarlanır.
Acılar
içinde haykıran Mary bir kez daha vincin zincirine bağlanır. Havaya çıkarılır
ve tam 30 dakika ölmesi için beklenir.
Bu
sefer işlem tamamdır. Fil idam edilmiş, suçlu cezasını hayatıyla ödemiş, içinde
çocukların da bulunduğu tam 2500 kişi bu olaya şahitlik etmiştir.
Tarih
sayfalarına insanlığın yüz karası olarak geçen bu olay ne yazık ki tek kalmaz. (devamı
2/2’de)
Sevgiyle
kalın.
Belgin
ERYAVUZ
03.05.2020
Sirk işletmeciliği zaten başlı başına hayvanlara işkence iken, yıllarca sirkte çalıştırılmış bu hayvana yapılan içler acısı, hadiseler ne yazık ki günümüzde farklı zevkler için süregeliyor.
YanıtlaSilBen de katılıyorum. Oldum olası ne sirkleri sevebildim ne de hayvanat bahçelerini... Evet farklı hayvanları yakından görme şansı veriyor ama bedelleri çok ağır. Geçmişte yazdığım İNSANAT BAHÇELERİ gibi...
Sil