Bugün kıssadan hisse alma zamanı. Minicik bir öykü de olsa çıkaracağımız ders öyle güzel ki yazmadan, paylaşmadan geçemedim.
Günlerden
bir gün bir Budist rahip tek başına kalmak, iç sesine kulak verip meditasyon
yapmak ister.
Bunun
için bir sandal kiralar.
Masmavi
gölde bir kuğu misali süzülen sandalla en tenha yeri bulur. Ortam tam da
istediği gibidir. Sessizliği bozmamak için kürekleri yavaşça bırakır.
Huzur
içinde gözlerini kapatır.
Herkesten
uzakta, gölün ortasındaki sessizlikte kendi iç sesi ne diyor beklemeye başlar.
Ne
kadar zamandır orada olduğunu dert etmeden, tüm duygu ve düşüncelerinden
uzaklaştığını hisseder. Rahatladığını, sessizliğin orta yerinde kalp sesine
eşlik eden huzuru gerçekten bulduğuna inanır.
Fakat
o da nesi?
Birden
bire kendisine çarpan bir sandalla sallanır.
İşte
o anda yakaladığını sandığı o büyülü atmosfer bozulur.
İçinden
yükselen kızgınlık ve öfkeyle gözlerini aralar; kendisine çarpan sandaldaki
kendini bilmeze haddini bildirmesi gerektiği aklına gelen ilk düşünce olur.
Peki
ne görür dersiniz?
Sadece
boş bir sandal.
Belli
ki sahilde bağlı olduğu yerden kurtulup, gölün ortalarına kadar kendiliğinden
gelmiştir.
Dakikalar
önce kazandığını sandığı sükunetinin yerinde yeller esen rahip, bir anda içini kaplayan
olumsuz duygu ve düşüncelerinden dolayı utanır.
Yok ettiğini sandığı öfke, kin, kızgınlık gibi duygularının pusuda beklediğini; bir dış etkenin gelip dokunmasıyla anında gün yüzüne çıkabileceğini anlar.
O
güzel tecrübeden sonra da ne zaman negatif duygularıyla yüzleşse BOŞ SANDALı
hatırlar.
Öfkenin,
kızgınlığın kendi içimizde olduğunu; bu duygularla baş etmeye çalışırken boş
yere başkalarını suçlamamamız gerektiğini düşünür.
Gerçekten
de her şey sadece kendi içimizde.
Karşımızdakiler
sadece bizim aynamız.
Tebessümle
ve sakinlikle yaklaştığımızda zarafet; öfke ve kızgınlıkla baktığımızda ise
kalbimizi incitecek şeyler duymamız, yaşamamız an meselesi.
Budist
rahip ve Vietnamlı mülteci Thich Nhat HANH; pek çok kitabında iç huzuru
yakalamanın yollarını anlatıyor.
İşte
bu öykü de onlardan bir tanesi.
Thích Nhất Hạnh, rahipliğinin yanında bir öğretmen, yazar, şair ve barış aktivisti olarak Güney Fransa'da bir manastırda yaşamını sürdürüyor. Dünya çapında konferanslar veriyor.
Onun
deyimiyle her şeyi değiştirebiliriz.
Mutsuzluk
kaynağı olan anlık öfkemizi bile.
Böylece
boşa harcadığımız enerji bize daha faydalı olacak kanallarda yerini kolayca
bulabiliyor.
Son
sözü yine kendisine bırakalım.
‘’En
iyi savaşçı, asla öfke duymayandır.’’
Ne
dersiniz?
Bundan
böyle anlık öfkemize yenik düşmeden önce ‘boş sandal’ı hatırlamak işimize yarar
mı?
Gün
gelip asla öfke duymayanlardan birisi olabilir miyiz?
Yanıtı
hepimizin kalbinde saklı biliyorum.
Sevgiyle
kalın.
Belgin
ERYAVUZ
03.12.2020
Kaynaklar: https://www.sozkimin.com; http://www.pudra.com.
Çok hoş bir hikaye, teşekkürler
YanıtlaSilMerhabalar.
YanıtlaSilYazınızın başında konuya öyle güzel yaklaştınız ve giriş yaptınız ki, okumamak ne mümkün! Büyük bir keyifle ve zevkle okuduğum bu hikayeyi aklımın bir köşesine kaydettim. Ben de öfkelendiğim zaman boş sandalı hatırlayacağım. Kaleminize, emeğinize ve yüreğinize sağlıklar dilerim.
AFFETMEK İNTİKAMDAN DAHA YÜCEDİR - ŞEFKAT ÖFKEDEN DAHA GÜÇLÜDÜR...
Merhabalar ve teşekkürler Recep bey,
SilSatırlarınızı okurken gülümsedim. İşte hayatta paylaşmanın en güzel yanı. Düşündürmesi, gülümsetmesi ve bir şekilde kalplere dokunması.
Öfke kontrolü kolay değil, öyle zamanlar oluyor ki öfkeli halinde insan kendisini tanıyamıyor. Ama önemli olan farkında olup hemen durabilmek galiba. Ben henüz bu yoldayım))Umarım gün gelir tamamen başarırız hepimiz. Saygı ve selamla.