Peki kimdir dersiniz yıllardır akıl hastanesinde yattığı halde; böylesi sabır gösteren ve ilham dolu desteğini 20 sene boyunca severek devam ettiren kişi?
William
Chester Minor, misyoner bir ailenin çocuğu olarak Sri Lanka’da doğar. Küçük
yaşta Amerika’ya gönderilir. Orada tıp eğitimi alır ve ardından Amerikan
ordusunda cerrahlık yapmaya başlar.
Amerikan
İç Savaşı'nda yaşadığı ağır travma düzgün giden yaşamını tersine çeviren ilk
adım olur.
Zihninden
bir türlü atamadığı sanrılar hayatını alt üst edince; her şeyden kurtulmak,
yeni bir düzen kurmak için İngiltere’ye gider.
Ancak
yakasını bir türlü bırakmayan sanrılar yüzünden; bir gece altı çocuklu suçsuz bir
adamı eşinin gözü önünde yanlışlıkla vurur. Çıkarıldığı mahkemede şizofren
tanısı konur. Deli raporu alarak bir akıl hastanesine kapatılır.
Kaldığı
süre boyunca gösterdiği iyi hal gerekçesiyle daha rahat bir koğuşa alınır.
Orada çok sevdiği kitaplarıyla yeniden buluşur. Artık günlerini kitapların büyülü
sayfaları arasında dolaşarak geçirmeye başlar.
Bir gün dışarıdan getirilen kitaplar arasında bir çağrıya rastlar. Tesadüfen eline geçen bu çağrı, Oxford sözlüğüne destek için hazırlanan gönüllü davetinden başkası değildir.
Beklemediği
bu haber karşısında heyecanlanan Mınor; tam da o anda gönüllülerden bir tanesi
olmaya karar verir. Böylece hiç ara vermeden tam 20 yıl boyunca hiç tanımadığı
editör Murray ile mektuplaşır. Bu sayede kabusları ve sanrıları da azalır.
Ancak
sözlük bitip yayınlandıktan sonra amaçsız kalır. Tekrar sanrılar görmeye
başlar. Yaşamdan küser. Kendi bedenine zarar vermeye başlar. Ve zorlu acı dolu yaşamı
yine binbir zorluk içinde sonlanır.
Şimdi
kendimizi sorgulama zamanı.
Ortak dil, ortak merak, ortak kültür harmanında kimin daha akıllı, kimin daha deli olduğuna kim karar verebilir ki?
Hangisi
hangisi?
Yine
anlıyoruz ki hayat öyküleri herkes için farklı yazılıyor ve hiçbir şey
dışarıdan göründüğü gibi olmuyor. O yaşamların içinde bambaşka acılar,
sürprizler, inişli çıkışlı devasa yollar; sahiplerini hiç ummadıkları yerlere
savuruyor.
Tıpkı
bu öyküde olduğu gibi.
Oxford
Sözlüğünün ilk cildi 1884 senesinde yayımlanır. Onuncu cildinin yayımlanması
ise1928 senesini bulur. Sonraki yıllar içinde içeriği geliştirilir.
Eğer
elinizde bu sözlük varsa ona bir kez daha tüm bu bilgi birikimi ile bakın
derim. Hissedecekleriniz eminim ki daha farklı olacak.
Sözcükleri
büyük bir sabırla arayan, bizlere kadar emekle ulaştıran ve zamanla gelişmesine
katkıda bulunan tüm kalplere selam olsun. Hepsinin önünde saygıyla eğiliyorum.
Sevgiyle
kalın.
Belgin
ERYAVUZ
13.08.2020
Kaynaklar:
http://sinemakolektifi.com; https://www.evrensel.net; http://www.elifsafak.us;
https://tr.wikipedia.org; http://rhodescomm.com;
https://www.sabah.com.tr; https://www.evrensel.net.
Çok ilginçmiş gerçekten! Derlemeniz için teşekkürler.. Çok düşündürücü maalesef delilik ile dahilik arasındaki o ince çizgi..
YanıtlaSilÇok haklısınız. Bazen hepimiz o ince çizgide gidip geliyoruz belki de... Öğrenmek güzel hele hele böyle ilginçse. Çok teşekkür ederim ayırdığınız zamana ve değerli yorumunuza))
SilMerhabalar.
YanıtlaSilTopluma yararlı bilge insanların acı hayat hikayeleri karşısında üzüldüğümü itiraf etmeliyim. Güzel ve yararlı bir paylaşım olmuş. Kaleminize, emeğinize ve yüreğinize sağlıklar dilerim. Son olarak söz konusu Oxford'un sözlüğü elimde yok, ancak elimde olsaydı, elbette sizin de dediğiniz gibi bu hikayeyi okuduktan sonra kelimeler arasındaki dolaşım çok farklı olacaktı.
Selam ve saygılarımla.
Merhabalar Recep bey,
YanıtlaSilÇok teşekkür ediyorum beni yüreklendiren, destekleyen satırlarınıza. Gerçekten hiç bir şey kolay kazanılmıyor ve o yoldaki uğraşlar pek çok şeye mal olabiliyor. Ama sonuç mükemmel. Bizlere kalan harika miraslar.
Saygılar yolluyorum size, selamlarımla beraber.