Yer
Hindistan.
Hint
Okyanusundaki o büyük yarımadadayız.
Dünyanın
gizemli, renkli, baharat kokulu ülkesi karşımızda.
Konumu,
iklimi ve sahip olduğu zenginlikleri ile dünya ülkelerinin ilgisini çeker
yıllarca. Sömürgeleştirilmeye çalışılır.
Yabancı
güçler tarafından tam 200 defa işgal edilen Hindistan; son işgalcisi
İngilizlerden sonra bağımsızlığını zorla kazanır.
Özellikle
Fransa, İngiltere ve Rusya gibi önemli güçler; burada söz sahibi olmanın her
anlamda önemli olduğunu bildikleri için hep acımasız davranır.
Yıllar
içinde ülkeler değişir ama bu güzel ülkenin esareti bitmez.
Gelin
görün ki İngiltere, diğer sömürge imparatorluklarına göre bölgedeki kalıcılığını
uzun yıllar korur.
Bunun
için, önce kurduğu ticari şirketlerle Hindistan’da güç ve güven kazanmanın
yollarını aralar. Ardından ülkenin zengin hammadde kaynaklarını işler. Derken XIX.
yüzyılda İngiliz siyasetinde öncelikli bir yer edinir. 1858 yılında ise bir İngiliz
kolonisi haline gelir. Ta ki 1947 yılında özgürlüğüne kavuşana değin.
Tarihin tozlu sayfalarını karıştırırken paylaştığım bu kısacık notlardan sonra; sıra geldi hepimizin aşina olduğu bir deyimi yeniden hatırlamaya ve ardındaki acıyı öğrenmeye.
“Bulunmaz
Hint Kumaşı”
Hepimiz
biliyoruz bu deyimi. Defalarca da kullandık öyle ya da böyle.
Ama
hiçbirimiz ardındaki acıyı göremedik. İşte şimdi öğrenme zamanı.
İngilizler
Hindistan’da varlık göstermek amacıyla, ülkenin
önemli şehirlerinde ticaret merkezleri kurar. Ve başarıyı yakalamak adına her
yolu dener.
Ülkenin
demirini, kömürünü ve diğer değerli madenlerini işler. Bir yandan da bereketli topraklardaki
çay ve pamuk üretimine el atar.
Ucuz Hint gücüyle üretilip toplanan pamuklar gemilerle İngiltere’ye götürülür. Orada önce iplik haline getirilir. Ardından kumaş olarak dokunur.
Hint
pamuğundan dokunan İngiliz kumaşları Hindistan’a geri getirilir. Kumaş pazarında söz sahibi olmak için daha
ucuza pazara sürülür. Ama, piyasada çok tutulan ünlü Hint kumaşlarını alt
etmektir.
Ne
var ki İngiliz kumaşları Hintlilerin ilgisini çekmez. Daha pahalı olsa da;
Hintliler, usta çıkrıkçılar tarafından itinayla elde dokunan kendi kumaşlarını
alıp kullanmayı hiç bırakmaz.
Bir
türlü ithal kumaş kullanımını yaygınlaştıramayan ve pazardaki yenilgiyi
hazmedemeyen İngilizler; Hint kumaşının pazar payını azaltmak hatta yok etmek
için bir plan yapar. Ama bu plan hiç de masum değildir.
El tezgahlarında maharetle çalışarak kumaş dokuyan Hintli ustaların ve yardımcılarının özellikle baş parmaklarını keserler. Çıkrığın başında kumaşı dokurken düğüm atmalarına, tezgahı kullanmalarına mani olmak adına. Ne yazık ki aralarında elleri ve kolları kesilenler de olur.
Şimdi
sıkı durun. Bunların sayısı nedir derseniz; maalesef acımasızlığın boyutları
insanlığımızı sorgulatır cinsten.
Çünkü
neredeyse yüz bin kadar usta çıkrıkçının bu acımasızlığın kurbanı olduğunu
gösteriyor tarih sayları.
Bir
süre sonra ünlü Hint kumaşını dokuyacak usta kalmaz. Dolayısıyla Hint kumaşı
bulunmaz olur.
Pazar
mı?
Tamamen
İngilizler’e kalır.
İşte
kumaş pazarındaki bu acımasız olayın sonunda hepimizin bildiği bu deyim ortaya
çıkar.
“Bulunmaz
Hint Kumaşı.”
Özellikle keten ile hakiki ipek ipliği kullanılarak el tezgahlarında sevgi ve emekle üretilir Hint kumaşları. Üretimi hayli zor olan bu ünlü kumaşlar günümüzde de çok ender olarak bulunabiliyor.
Karşımıza
“nadir bulunan, paha biçilemez, kıymetli” şeyler çıktığında bu deyimi kullanmamız
işte bu yüzden.
Sevgiyle
kalın.
Belgin
ERYAVUZ
13.01.2021
Kaynaklar:
https://dergipark.org.tr; https://evrenatlasi.com; https://www.dunyabulteni.net.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder