8 Haziran 2021 Salı

DENEK OLMAK (2/2)

Söz ettiğim film, Ralp isminde bir beyaz tavşanla yapılan söyleşiden ibaret aslında.

Sağ gözü görmeyen ve sağ kulağı duymadığı gibi sürekli çınlayan bir tavşan kendisi. Kürkü traş edildiği için sürekli kaşınıyor. Belinden aşağısına kimyasal solüsyonla test yapıldığı için rahat oturamıyor. Dişlerini fırçalarken bile çok acı hissediyor.

Tüm bu olumsuzluklara rağmen Ralp yine de mutlu.

Çünkü her şeyi insanlar için yaptığını, insanların hayvanlardan çok daha üstün olduğunu düşünüyor.

Bir anlamda deney tavşanı olmayı kabullenmiş. Çünkü babası, annesi, kardeşleri ve hatta çocukları dahil tüm ailesi deney tavşanı. Başka türlüsünü görmemiş ki zaten.

Kendisi ile ilgili hazırlanan belgeselin sonuna doğru; deney standındaki diğer tavşanlar ondan yardım isterken bile; Ralp insanların tarafını tutuyor.

Ancak ironiye bakın ki tam da o anda, Ralp’e uzanan bir el sağlam gözüne bir iğne sokarak ilaç veriyor.

Ve Ralp’in sağlam olan gözü de kör oluyor.

Çektiği belgeseli kapatırken zorlukla ayağa kalkıyor ve kaybettiklerine rağmen uysallıkla kapanış konuşmasına hazırlanıyor.

Son sözlerinde; hayvanlar üzerinde denenmiş şampuan, göz kalemi, güneş kremi gibi kozmetik ürünleri almaya devam eden ve buna izin verenler sayesinde iş sahibi olduğunu söylüyor. Ardından onlara teşekkür ediyor.

Neden mi?

Çünkü yemyeşil tarlalarda özgürce koşabilen normal bir tavşan olmanın ne demek olduğunu hiçbir zaman düşünemiyor.

İşte animasyon belgeseli tadındaki film bu son sözlerle bitiyor.

Hayli dokunaklı, hayli iç acıtan ve düşündüren bir film öyle değil mi?

Sosyal medyada binlerce kişinin izlediği bu film sayesinde kaç tane sevimli beyaz tavşan kurtuldu bilemiyorum; ama her olumlu adım bir sonrakine zemin hazırlıyor.

Böylesi farkındalıklar kolay kazanılmıyor çünkü. Bu nedenle de duyarlı insan olmak son derece önemli.

Evet ilaç firmaları da bu işin içinde; kozmetik sektörü de temizlik firmaları da.

İnsan sağlığının söz konusu olduğu çok ivedi şartlarda kabul edilebilirliği olsa da; geride kalan büyük pasta payı için bu acımasız tavrı kabul etmek mümkün değil.

Peki bizler ne yapabiliriz derseniz; aldığımız her ürünün içeriğini dikkatlice okuyabiliriz.

Farkındalık radarımızı açık tutabiliriz.

Hayvanlar üzerinde test yapılmadan üretilen ürünleri tercih edebiliriz.

Nasıl mı?

Ürünün ambalajında "Not Tested On Animals" şeklinde bir yazı ve/veya tavşan şeklinde bir logo aramamız gerekiyor. Ayrıca hayvanlar üzerinde test yapmayan firmalar "cruelty-free" sertifikasına sahip olduklarını ürünlerinde belirtiyor.


Özellikle kozmetik sanayinde ruj, deodorant, çeşitli kremler, solüsyonlar hepsinde az ya da çok kimyasal bazlı ürünler kullanılıyor. Ve bunların insan bedenine zararı olup olmadığını anlamak adına hayvanlar kapatıldıkları kafeslerde acı içinde ölümü bekliyor.

Kimi gözünü kaybediyor. Kiminin tüyü dökülüyor. Kiminin derisi soyuluyor. Kiminin uzuvları kullanılamaz hale geliyor.  

Aslında ortada basit bir gerçek var.

Doğal olan, katkısız olan hiçbir ürünün böyle bir olumsuz etkisi yok.

Daha çarpıcı renkler, daha hoş kokular, daha yumuşak dokunuş hissi derken ürün, ürün olmaktan çıkıyor adeta.

İşin içine ne kadar yapaylık içeren teknik girerse o kadar tehlikeli oluyor. Hem üzerinde deney yapılan hayvanlar için hem de biz kullanıcılar için. Bunu unutmayalım yeter.

Sevgiyle kalın.

Belgin ERYAVUZ

25.04.2021

Kaynaklar: https://www.cumhuriyet.com.tr; https://www.youtube.com/watch?v=fc6GEq0wdjQ; https://www.hsi.org/saveralphmovie; https://www.mediapeta.com/peta/PDF/companiesdonttest.pdf.

 

 

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...