8 Temmuz 2021 Perşembe

MULAKARAM

Yine ilginç bir sözcük var yazımın başlığında.

Mulakaram.

M_e_m_e vergisi demek.

Evet yanlış okumadınız ‘’m_e_m_e vergisi’’.

Kadınlar geçmişte, gün gelmiş kendi beden parçası için bile vergi ödemek zorunda kalmış.

Bu yazıyı yazmakla yazmamak arasında gidip geldim. Ruhumuzun zorlandığı öyle günlerden geçiyoruz ki, olumsuz sözcüklere bile tahammülümüz yok biliyorum. Ancak yaşanan gerçekler tarih sayfaları arasında kalmamalı ve bir kadın olarak bu uğurda bedel ödeyenler hatırlanmalı diye düşünüyorum. (Bir de yasaklı sözcükler nedeniyle bloğun kapanma tehlikesi de var ama olsun, değer.)

Sene 19. yüzyılın henüz başları.

Büyük Britanya İmparatorluğu tarafından yönetilen Hindistan’dayız.

O yıllarda Hindistan yaklaşık 550 yerel-özerk devletten oluşuyor.

En eskilerinden bir tanesi de Hindistan’ın güney ucundaki Travancore eyaleti.

İşte söz ettiğim vergi burada ödenmiş yıllarca.

Alt sınıftan fakir kadınların g_ö_ğ_ü_s lerini kapatabilmek için vergi ödemeye zorlandığı bir dönemden bahsediyorum. Üstelik vergi memurları tarafından yapılan ölçümler sonucu g_ö_ ğ_ü_s boyuna göre miktarı belirlenirmiş.

İsmine de ‘mulakaram’ denmiş.

Eyalet kralının oluşturduğu kurala göre; alt sınıftaki kadınların bedenlerinin üst kısmını kapatmaları yasakmış. İstediği gibi giyinmek sadece üst sınıfa mensup halka aitmiş. Alt sınıftan kadınlar eğer bedenlerinin üst kısmını kapatmak isterlerse mulakaram vergisini ödemeye zorlanıyormuş.

Bu amaçla kralın vergi memurları belirli aralıklarla yoksul mahallelerde haneden haneye dolaşır ve ergenlik çağını geçen kadınları tek tek incelermiş. Yaptıkları muayene sonucu g_ö_ğ_ü_s büyüklüğüne karar verir ve ona bağlı olarak vergiyi hesap ederlermiş.

Üst sınıftan kadınlar pahalı kumaşlardan diktirdikleri kaliteli giysileri giyerken, alt sınıftan kadınlar bu yolla sindirilir ve aşağılanırmış.

Böylece eyaletin içinde kim zengin kim fakir net bir şekilde belli olur; fakir halka ise giyinme dahil hiçbir hakları olmadıkları mesajı verilirmiş.

Sonuçta üst sınıf refah içinde gelişerek yaşarken, alt sınıf aşağılanma ve türlü kısıtlamalarla susturulmaya çalışılmış.

Yazdıklarım masal gibi geliyor değil mi?

İnsan inanmakta zorlanıyor gerçekten de.

Maalesef hepsi gerçek.

Üstelik tarih sayfaları sadece alt sınıfa uygulanan mulakaram tarzı vergi sayısının neredeyse 110 kadar olduğunu belirtiyor.

Oldukça uzun bir süre bu baskı ve zorluğa dayanan alt sınıf; yapılan haksızlığa ses çıkarmak zorunda hissetmiş kendisini.

Sene 1859’u gösterdiğinde söz konusu eyalette yaşanan bir dram, belki de bu sesin ilk kıvılcımı olmuş.

Bedenlerinin üst kısmını örten kıyafetler giydikleri için yetkililer tarafından yakalanan iki kadın eyalet meydanına getirilmiş. Kalabalık önünde giysileri zorla çıkarılıp aşağılanmış. Ardından herkese ders olması amacıyla idam edilmiş.  

Yaşanan dramı izleyenler çaresizlik içinde başlarını öne eğip suskun kalırken; yine alt sınıftan Nangeli ismindeki bir kadın o gün kararını vermiş.

Vergi memurlarının evine mulakaram vergisini almak için geldiği gün de, planını uygulamaya sokmuş.

Aynı gün sabahı eşini uzak bir yola göndermiş. Sonra gelen memurları tamamen giyinik şekilde karşılamış. Memurlar vergi parasını istediğinde içeriden para almak için izin istemiş. Derken mutfağa sakladığı orakla iki g_ö_ğ_s_ü_n_ü birden kesmiş. Bir muz yaprağı üzerinde vergi memurlarına getirirken aşırı kanamadan dolayı oracıkta hayatını kaybetmiş.

Evine döndüğünde olayı öğrenen eşi ise yaşadığı büyük üzüntüye dayanamayıp intihar etmiş.

Nangeli’nin ölümü vergilerin ağırlığı altında ezilen alt sınıf için bir kıvılcım olmuş. Eyalette büyük bir isyan başlatılmış. Vergiyi koyan ve uygulatan kralı protesto etmişler.

Bitmeyen olaylar ve eyalette giderek artan huzursuzluk sonucu; kendi hayatından endişe eden kral sonunda geri adım atmış.

Diğer eyaletlerin de baskısıyla vergiden vazgeçmiş.

Daha sonraki yıllarda ise tüm kadınlara üst beden kıyafeti giyme hakkı verilmiş.

Bazı haklar kolay kazanılmıyor. Sonunda mutlaka birileri bir bedel ödemek zorunda kalıyor. Aradan geçen zaman içinde yaptıklarının değeri anlaşıldığında ise güçlü ve kararlı insan olmanın ne kadar kıymetli olduğu anlaşılıyor.

Tıpkı bu öyküden yola çıkan sanatçılar tarafından Nangeli’nin kendi ülkesinde yağlı boya tablolarla, kısa film ve makalelerle ölümsüzleştirilmesi gibi.

Sevgiyle kalın.

Belgin ERYAVUZ

05.05.2021

Kaynaklar: https://lafgaf.com; https://en.wikipedia.org;  https://www.youtube.com/watch?v=EmgsF0HxP88.

 

 

 

 

1 yorum:

  1. Merhabalar.
    İngilizlerin hiç yatacak yerleri yok!. Bu ırka lanetler olsun. Tüm dünyanın baş belası bir ülkedir. Yazınzı okudum. İçler acısı. Ne diyeceğimi, nasıl lanetler yağdıracağımı bilmiyorum. Bazen susmak da çok şeyler anlatırmış. Ancak susamıyorsun da... Bu dünyada en zor şey kadın olmaktır. Bu dünyanın tüm yükü kadınlarımızın omuzlarındadır. Yaratanı, yarattığı kadının yardımcısı olsun.

    Biz erkeklere de çok görevler düşüyor. Kadınlarımızın yardımcısı olmalıyız. Onların çektikleri yükün altında ezilmelerine seyirci kalmamalıyız. Son olarak, bizleri karnında taşıyan annelerimize duyduğumuz saygının tüm kadınlara yansımasını sağlamlıyız.
    Selam ve saygılarımla.

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...