15 Aralık 2022 Perşembe

YARATICILIĞIN BÖYLESİ (2/2)

Olay 16. yüzyılda ünlü ve varlıklı iki İtalyan ailesi arasında geçer.

Capuleti'ler ile Montecchi'ler.

Montecchi'lerin oğlu Romeo, Capuletilerin kızı Juliet'e ilk götüşte âşık olur.

Ancak aileler birbirine düşman olduğu ve bu birlikteliğe izin vermediği için iki genç gizlice nikah yapar.

Nikâhtan hemen sonra şehir meydanında bir kavga çıkar.

Araya giren Romeo, süregelen kan davası nedeniyle Juliet'in kuzenini öldürür.

Olayı duyan Capuleti ailesi intikam yemini ederken; Romeo kaçar. Ailesi ise Juliet'i Kont Paris'le evlendirmeye niyetlenir.

Juliet bu evlilikten kurtulmak için ilaç içerek ölü taklidi yapar.

Geri dönen Romeo, Juliet'in zehir içip öldüğünü sanır. Hiç düşünmeden kendisi de zehir içerek intihar eder.

Ancak ilacın etkisi geçtikten sonra uyanan ve Romeo'nun öldüğünü gören güzeller güzeli Juliet de canına kıyar.

Peki bu aşk hikayesi gerçekten yaşanmış mı?

Nasıl oluyor da Verona’nın simgesi haline gelen bu ev, her yıl binlerce turisti ağırlıyor

İşte burada yaratıcılık ve eldeki şansı kurnazca değerlendirme devreye giriyor.

Yerli halk Veronalı Cappello ailesinin evine, Juliet’in Evi demeye başlar. Nedeni öyküde Romeo’nun delice aşık olduğu Juliet’in soyisminin Capulet olup; Cappello ile benzerlik taşıması sadece.

Gelin görün ki zaman içinde bu fısıltı kulaktan kulağa öyle yayılır ki; geçmişi 13. yüzyıla kadar ulaşan Capuletilerin evi 1905'te belediye tarafından satın alınır.

1936 yılında restore edilir.

Shakespeare'in eserinden esinlenilerek tragedyadaki o ünlü balkon ilave edilir.

Sonsuz aşkı simgeleyen Jüliet’ in heykeli de evin tam önüne yerleştirilerek son nokta konur.

O tarihten sonra fısıltılar çok daha gerçek gibi algılanır.

Ve dünyanın dört bir yanından gelen aşıklar, aşkı arayanlar ya da evlenenler; bu minicik evi görmeden, balkonuna çıkmadan ve heykelin kalbine dokunmadan Verona’dan ayrılmaz.

Biliyoruz ki insan doğası gereği hep aşkı arıyor.

Yaşayanlar ve aşk acısı çekenler yeri gelip bin pişman olurken; aşkı hiç tadamayanlar içlerindeki umudu hiç ama hiç kaybetmiyor.

Öte yandan insan yaş alıp olgunluğa erdiğinde aşkın bambaşka bir boyutunu keşfediyor ki bence bu keşif hepsinden çok daha kıymetli.

Neden derseniz; farkındalık adım adım geliştikçe aşkın aslında yaşamın ta kendisini olduğu gerçeği gün yüzüne çıkıyor.

Sevgiyle ve aşkla kalın.

Belgin ERYAVUZ

28.09.2022

Kaynaklar: https://www.hurriyet.com.tr; https://tr.wikipedia.org; https://nereye.com.tr; https://steemit.com.

 

 

 

4 yorum:

  1. Gerçek aşk ....yaşayanlar şanslı ..çok güzel bir yazı teşekkürler..🐞🍀💙

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bence de aşkı yaşamak bambaşka bir ayrıcalık... ben teşekkür ederim. Geç yanıtım için kusuruma bakmayın lütfen. Mutlu seneler...

      Sil
  2. Gerçekten çok ilginç bir durum. Yaratıcılığını ve eldeki şansı çok iyi değerlendiren kurnaz insanlar tarafından o ünlü iki aşıkın evi olarak lanse edilmiş. Ancak hikayenin gerçekleştiği asıl mekan neredeymiş?
    Kaleminize, emeğinize ve yüreğinize sağlıklar diler, bu değerli bilgileri paylaştığınız için teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Öncelikle geç yanıtım için kusuruma bakmayın lütfen Recep bey. Evet zeki ve akıllı insanlar ellerindeki değerlerin farkında ve onları en üst seviyede tutmak adına her şeyi yapabiliyor. Bu araştırmayı yaparken bana ilginç gelen kısmı ise İngiliz bir şair tarafından ilk kez şiir tadında kaleme alınması olmuştu)) Ben çok teşekkür ederim katkı sağlayan yorumlarınız ve ayırdığınız zaman için. Mutlu seneler...

      Sil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...