Deyim yerindeyse zamanı Orta Çağ’da durduran özel bir şehre gidiyoruz bugün.
Kuzey
İtalya’nın en büyük ovası üzerine kurulmuş.
Milano
ve Venedik şehirlerinin tam ortasında.
Kültürel,
mimarî ve tarihi eserleri ile İtalya’nın önemli turizm merkezlerinden bir
tanesi.
Doğal
güzelliği ve sadeliği ise bir başka özelliği.
Adeta
İtalyan Rönesansına tanıklık ediyor.
Üstelik
tamamı UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne alıyor.
İşte
karşınızda romantik Verona.
İnanılır
gibi değil ama en büyük turizm gelirini aşktan kazanıyor.
Hem
de dünyanın en çok bilinen aşk hikayesine ev sahipliği yaparak.
Çünkü
Romeo ve Juliet’in ölümsüz aşkının izlerini taşıyan ev; Verona’da görülecek
yerlerin başında geliyor.
Burası “Via Cappello” Caddesi 23 numara.
Şehre
gelen turistlerin en önemli ve neredeyse ilk durağı.
Bu
minicik ev, evin balkonu ve önündeki Jüliet heykeli için her gün uzun kuyruklar
oluşuyor.
Yani
İtalyanlar ellerindeki o değeri müthiş bir fırsata dönüştürmeyi başarmış. Son
derece yaratıcı davranmış. Haklı olarak meyvelerini topluyor.
Peki
ya Romeo’nun evi nerede derseniz; Montecchi'lerin evi Capuleti'lerinkinden
birkaç dakika uzaklıkta.
"Via
Arche Scaliger" Caddesi üzerinde 4 numarada.
Ancak
burası ziyarete açık değil ve Juliet'in evindeki ilgi burada yok.
Peki
işin aslı ve gerçekler nasıl dersiniz?
Şaşırmaya
hazırsanız; önce dünyaca ünlü aşk hikayesinin sayfalarını aralayalım.
Romeo
ve Juliet; iki umutsuz aşığın kavuşamadan hayata veda ettiği müthiş bir tragedya.
İlk olarak 1524 yılında İtalyan şair Luigi da Porto tarafından kaleme alınır.
1591-1596
arasında İngiliz oyun yazarı William Shakespeare tarafından tiyatro oyununa
dönüştürülür.
Şimdiye
kadar yazılmış bu en büyük aşk hikâyesi ile ilgili hepimizin bildiği böyle.
Ancak
gerçekler sonraki yıllarda keşfedilen ilginç bir durumla farklılaşır.
Nasıl
mı?
Romeo
ve Juliet’in aslında tam on dört yüzyıl önce anlatıla gelen bir hikâyenin
versiyonu olduğu ortaya çıkar. Yani Romeo ve Juliet aşkı; aslında Shakespeare
onu yazmadan en az bir yüzyıl kadar önce anlatılan bir öykünün kahramanlarıdır.
Hadi
gelin bu ünlü aşk öyküsünü bir kez daha hatırlayalım.
(devamı
2/2’de)
Sevgiyle
kalın.
Belgin
ERYAVUZ
28.09.2022
Muhteşem...
YanıtlaSilOrta çağ, benim ilgi alanımı oluşturan tarihsel bir dönemdir. Yazınızda bahsettiğiniz romantik Verona ile ilgili görsel paylaşımınızda, gerçekten orta çağın izlerini taşıyan bir yerleşim yeri olma özelliğini koruduğu anlaşılıyor.
YanıtlaSilBu güzel ve keyifli paylaşımınız için kaleminize, emeğinize ve gönlünüze sağlıklar diler, teşekkür ederim.