Geçmiş zamanlarda yaşanan olayların ve kişilerin incelenmesi bilimi olarak tarif edilir, tarih.
Zaman
içinde toparlanan bilgilerden, notlardan, görsel kanıtlardan ve yorumlardan
oluşur.
Yıllar
içinde sayfalar sayfalara eklenir ve geçmişi öğrenek isteyenler o sayfaları
karıştırmaya başlar.
Gelin
görün ki o sayfaların bazısı yüzümüzü gülümsetirken, bazısı içimizi karartır.
Çünkü
aradan ne kadar zaman geçerse geçsin; geçmişte yapılan haksızlıkların gün
yüzüne çıkması canımızı acıtır.
Üstelik
hiç aklımıza gelmeyecek şekillerde.
Şimdi paylaşacaklarımı okuduğunuzda en az benim kadar şaşıracağınızı ve üzüntü duyacağınızı biliyorum. Ama gerçekler ne kadar can acıtıyor olsa da bilinmeli diye düşünüyorum.
Hepimizin
geçmiş yıllardan aşina olduğu bir çizgi film var. İsviçre’nin karlarla kaplı
dağlarında koşup oynayan, iri gözleri ile yüreklerimizi ısıtan, iyilik timsali
Heidi.
Büyükbabası
ile bir dağ köyünde yaşayan, Peter ile dağ bayır koşuşturan sevimli hallerini
unutmak ne mümkün.
Çünkü dağları, ormanları, hayvanları seven, iyilik dışında hiç bir şey düşünmeyen masum bir kız çocuğuydu karşımızdaki.
Kaç
defa denk geldik, kaç defa izledik.
Gelin
görün ki yaz ya da kış hangi mevsim olursa olsun ayaklarını hiç dikkate
almadık. Oysaki dağlık bir bölge, taşlı, çamurlu hatta buzlu yollar.
Ama
Heidi hiç ayakkabısını giymedi.
Acaba
yok muydu?
Nedenini
araştırmadık, üzerinde düşünmedik.
İşte
şimdi tam zamanı.
Karakterin yaratıcısı ve Heidi kitabının yazarı İsviçreli kadın yazar Johanna Spyri (Johanna Louise Heusser).
Yaşamını
daha çok kırsal kesimlerde geçiren ve kitaplarında buralardan esinlenen yazarın
en ünlü kitabı Heidi.
O
çok sevdiğimiz karakter sayesinde, çocuk kölelerin yaşam şekillerini ve
duygularını ön plana çıkaran yazar; eserini elli üç yaşındayken kaleme alır.
Onun
sayesinde İsviçre’nin tarihindeki acı gerçekler tüm dünya tarafından öğrenilir.
Verdingkinder
(Verdingung) olarak da bilinen "sözleşmeli çocuk işçiler"; maalesef
İsviçre tarihinin bilinen ancak hep unutulmak, unutturulmak istenen karanlık
bir yanı.
Bu çocuklar geçmiş yıllarda İsviçre'de; çoğunlukla yoksulluk ya da ahlaki nedenler ileri sürülerek ailelerinin yanından alınır. Genellikle ucuz iş gücüne ihtiyaç duyan, mülk sahibi çiftçiler olan yeni ailelerin yanında yaşamaya, daha doğrusu çalışmaya gönderilir.
Bu
çaresiz çocukların; aileden, sevgiden, ilgiden ve bakımdan uzakta geçirdikleri
yaşam şekilleri; maalesef insanın içini acıtacak kadar zordur.
Bu
acı gerçek nedeni ile İsviçreliler için Heidi ve onun temsil ettiği tüm
yalınayak çocuklar; adeta utancın bir simgesi olarak tarihteki yerini alır.
Neden
mi?
Tıpkı
gerçek yaşamlarında olduğu gibi; çizgi filmde de Peter ve tüm arkadaşları ayakkabı
giyerken sadece Heidi yalınayaktır. Çünkü köle olan çocuklar yalınayak olmalarıyla
tanınır.
Ahırlarda hayvanlarla beraber samanların üzerinde yatan, soğuktan ve açlıktan üşüyen, sadece çuvaldan elbise giyebilen çocuklarda ayakkabı ne arasın?
Gerçi
devlet iki senede bir defaya mahsus ayakkabı verir, ancak büyüme çağındaki
çocuklar o ayakkabıları giyemeden büyür maalesef.
Şimdi
o minicik ayakların ardındaki acı gerçeğe bakalım mı? (devamı 2/2’ de)
Sevgiyle
kalın.
Belgin
ERYAVUZ
13.09.2023
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder