Yakın zamanda izlediğim gerçek yaşam öyküsü bir film sayesinde; sevmenin ve sevilmenin zarafetini yeniden hatırladım.
O
kadar iyi geldi ki ruhuma.
Karşılıksız,
beklentisiz, saf duygularla kalben sevmeyi başarmak kolay mı?
Hele
hele günümüzde.
Peki
ya bu zarafetin büyüsüne kapılıp sevildiğini bilen olmak?
Arjantin
yapımı ‘Goyo’ isimli romantik bir drama filmi, tüm bu soruları yanıtlar
netlikte.
Filmin
kahramanı Goyo.
Donanımlı,
zeki, bilgili, genç bir müze rehberi.
Buenos
Aires'teki Ulusal Güzel Sanatlar Müzesi'nde çalışıyor.
Gördüğünü, okuduğunu anında hafızasına kaydeden müthiş bir beyin yapısına sahip.
İnsanları
seviyor, anlayışla karşılıyor ama kendi ölçülerinde.
Çünkü
özel bir duruma sahip.
Otistik.
Diğer
otizmli bireylerde olduğu gibi; sosyal ilişki kurarken özellikle sürdürürken zorlanıyor.
Konuşurken,
göz teması kuramıyor.
Gürültüden,
yüksek sesten hoşlanmıyor. Böyle ortamlarda elinde olmadan aşırı tepki veriyor.
Kendisine
dokunulmasını sevmiyor.
Kimseye
sarılamıyor.
Belli
bir düzende olma takıntısı var.
Tam bir Van Gogh tutkunu.
Belki
de Goyo, kimsenin anlayamadığı derin içsel ıstırabını; saf bir ahenge ve müziğe
dönüştürdüğü için Van Gogh’un eserlerine her gün hayranlıkla bakıp anlatarak
azaltıyor. Ünlü ressamın acılarına rağmen resim yaparken hissettiği sükuneti yakalamaya
çalışıyor bilinmez.
İşte
Goyo, tüm bu olumsuz gibi görünen davranışlarla boğuşurken bir anda aşk sihrini
gösterir.
Aynı
müzede güvenlik görevlisi olarak çalışan, yaşça kendisinden hayli büyük,
sorunlu bir evlilikle mücadele eden, 2 çocuklu Eva’ya aşık olur.
Yaşamı
boyunca hep hayal kırıklığına uğrayan ve aşktan şüphe duyan kadını öyle güzel
sever ki!
Goyo'nun
saf ve samimi ruhu yaralarını iyileştirirken, aşkı, özgüveni yeniden
tanımlamayı öğrenir Eva da.
Ön yargıyla yaklaştığı Goyo’da fark ettiği güzellikler onu adeta büyüler.
Film
kareleri gözlerinizin önünden akarken; aşkın, sevginin, değer vermenin o
insanın içini ısıtan sıcaklığı gözlerinizi nemlendirir.
Hayata
dair umutlarınızı tazeler.
Kısacası
ruhunuza iyi gelir.
Sevmeyi
gerçekten bilen, kalbimize değer veren insanların çoğalmasını diliyorum hepimiz
adına.
Sevgiyle
kalın.
Belgin
ERYAVUZ
17.07.2024
Kaynaklar:
https://www.sortiraparis.com.
Merhabalar.
YanıtlaSilSayfalarında paylaştıkları yazıları ilginç bulduğum blogları ziyaret ediyor, paylaşımı okuyor, inceliyor, gerekirse, araştırma yapıyorum ve ondan sonra bir yorum yazıyorum.
Blogları paylaşımlarından dolayı ziyaret ederken, blog sayfalarının ara yüzlerini de incelemekten kendimi alıkoyamıyorum. Örneğin, sizin bu paylaşımı yaptıktan ve kaynaklar açıklamasını da yaptıktan sonra klavyenizdeki "del" tuşuna basarak aradaki açılan boşluğu silmeniz gerekirdi. Bu işlemi yapmadığınız için, yazınızın bittiği yer ile okuyucunun yorum yazacağı yerin arasında kocaman bir boşluk oluşmuş. Her zaman yazınız bittiğinde, "del" tuşunu sürekli basılı tutun ve yazı sayfanızın altında oluşacak olan gereksiz boşluğun oluşmasına meydan vermeyin.
"Sevmenin Zarafeti" konusuna gelince, paylaşımınız hakkında da bir şeyler söylemek gerekir. Çünkü asıl ben bu paylaşımınız için buradayım öyle değil mi?
Aşk, sevgi ve saygı; karşımızdaki insana değer vermemizin birer tezahürüdürler.
Sevmeyi gerçekten bilen, kalplere değer veren insanların çoğalması dileğinize aynen iştirak ediyor ve amin diyorum.
Selam ve saygılarımla birlikte hoşça ve sevgiyle kalın.