”Allahım bana değiştiremeyeceğim şeyleri kabullenmek için kuvvet; değiştirebileceğim şeyler için cesaret ve bu ikisini birbirinden ayırmak için akıl ver.”
Bu
cümleyi çoğumuz biliyoruz artık.
O
kadar çok paylaşıldı ki.
Peki
bu derin cümlenin aslında stoa felsefesinin bir parçası olduğunu söylesem.
Ben
yeni öğrendim ve bir anda fazla bilinmedik, üzerinde düşünülmedik bir konunun beni
sarıp sarmaladığını hissettim.
O
halde bu cümlenin peşine düşelim.
Bakalım
bizi hangi farklı düşünceler ve bilgiler bekliyor?
Kendi
potansiyelimizi fark ederken, gereğinde gücümüzü sınarken yaşadığımız toplumla
uyum içinde olmaya özen gösteriyoruz.
Hatta
yeri geliyor doğadan ilham alıyoruz.
İşte
felsefi yaklaşımlardan birisi olan Stoacılık da bunu savunuyor.
Daha
genel anlamda, evrenin düzenine uyum içinde yaşamanın en iyi yaşam biçimi
olduğuna inanıyor.
Bilgelik, cesaret, adalet ve ölçülü davranış erdemlerini teşvik ediyor. Üstelik kişisel ahlakı ve öz denetim gelişimini vurguluyor.
İstisnasız
hepsi günümüzde en çok ihtiyacımız olan insani değerler.
Antik
Yunan'da MÖ 334 yılında ortaya çıkmış.
Dikkat
çekici eserleri ile felsefe dünyasında kalıcı izler bırakan Kıbrıslı filozof Zenon
tarafından kurulmuş.
Geçirdiği
bir deniz kazasından sonra, Sokrates'in öğretilerinden ilham alarak kendini felsefeye
adamış bir tüccar aslında kendisi.
Kurulduktan
sonra temel ilkeleri belirlenen bu düşünceler; ilerleyen yıllarda özellikle Roma
İmparatorluğu döneminde; büyük filozoflar tarafından geliştirilir.
Stoacılıkta zihinsel dayanıklılık ve ahlaki erdemler öne çıkıyor.
Ana
kavramlarında değişimi, bilinci, mutlak iyi ve kötüyü irdeliyor.
Kısacası
akıl, bilgi ve düzene uyum var.
*Dünyanın doğası değişimdir.
*Olan hiçbir şeyde mutlak anlamda iyi veya
kötü yoktur.
*Bilinç, kişinin seçtiği eylemlerle şekillenir.
Zamanla
her şeyin değiştiği kaçınılmaz bir gerçek. Dolayısıyla içinde bulunduğumuz
durumların da geçici olduğunu kabullendiğimizde, yaşam daha bir kolay geliyor
insana. İşte dünyanın doğası değişimdir kavramı bu düşünceyle şekilleniyor.
Yine içinde bulunduğumuz durumu iyi ya da kötü olarak niteleyen şey, bizim ona bakış açımız. Hatta o an ki ruh halimiz.
Bu
bağlamda var olan bakış açımızı değiştirdiğimizde, başımıza gelenler içinde değiştirilemeyecek
olanı, olduğu şekliyle fark edip kabul ediyoruz.
Bunu
başardığımızda, kabulle yaşadığımız şeyler de mutlak iyi veya kötü olmadığını
fark ediyoruz. Hatta bir süre sonra mevcut koşullardan memnun olmanın önemini kavrıyoruz.
(devamı 2/2’de)
Sevgiyle
kalın.
Belgin
ERYAVUZ
02.07.2024
Merhabalar.
YanıtlaSilKuvvet, cesaret ve akıl. Bu üç sözcüğü, bir dua cümlesinin içinde ne güzel kullanmışsınız. Tebrik ederim.
Selam ve saygılarımla.
Merhabalar ve kocaman teşekkürler))
SilSelam ve saygımla.