10 Temmuz 2016 Pazar

DÖRT YAPRAKLI YONCA OLMAK (1/2)

Dört yapraklı yonca adeta şansın simgesi olmuş hayatımızda.

Ender rastlandığı için olsa gerek.

Çoğumuz olumsuz her olayı şanssızlığımıza yükleriz. Her şeyden önce yaşamda yer almanın şansın ta kendisi olduğunu tamamen unuturuz.

Kalben inanmak yerine, sağda solda arar dururuz şansımızı. Gün olur, yemyeşil yonca tarlasında bulacağımız o dört yapraklı yoncaya yükleriz tüm umudumuzu. Gün olur, gökyüzünde yağmur sonrası aniden beliren gökkuşağına. Ya da masmavi denizlerde hoplaya zıplaya giden yunus sürülerine.

Oysaki şansa inandığımız sürece hep bizimle. Hayatımızda. Şükürlerimizle tozunu alıp parlatalım yeter ki. Her şükür şansımız bizim. Unutmamak gerek.

Hadi gelin zor şartlarımızı silkeleyip şansımıza göz kırpalım. Şu aralar hepimizin ihtiyacı var böylesi bir ışıltıya tutunmaya.

Şükredebileceğimiz tek bir şeyimiz bile olsa elimizde; şanslıyız yine de. İçimizdeki çocuğun kocaman gözlerini, merakını, o bitimsiz sevincini, heyecanını körüklüyor her şans tanesi.

Sizce de öyle değil mi?

Hayatım boyunca şanslı olduğuma inandım ben. İşlerim yolunda gitmediği, çok zor süreçlerle yıprandığım zamanlar da bile şanssız olduğumu hiç düşünmedim. Belki de yaşadığım her şeyin arkasında dimdik durabildiğim için; bilemiyorum.

Ancak en büyük şans kalbi dokunuşlar da yaşananlar. Sevginin tılsımı, aşkın gözü karalığı, dostluğun renkli harmonisi, arkadaşlığın yakınlığı ile ısınırken içimiz.

Dört yapraklı bir yonca bulduğum günü hatırlıyorum şimdi. Tebessümlerim kocaman olmuştu. ‘Şanslıyım işte.’ demiştim içimden, bir kez daha. Ama asıl önemli olanın, çok daha farklı olduğunu düşünmeden.  Çünkü önemli olan o dört yapraklı yoncayı bulmak değilmiş; anladım.

Önemli olan çok naif, çok kıymetli bir kalpte DÖRT YAPRAKLI YONCA olup, yaşamakmış. Süresinin uzunluğundan öte, kalpteki canlılığı ve hissettirdikleri asıl olan. Ruhunuzu öyle doyurur ki, şans havuzunda yüzdüğünüzü hayal edersiniz. Çünkü kalpteki o tek yonca, pek çok yoncaya önderlik yapar. Zaman içinde çoğalır. 
Zamanı gelenler yitip giderken, yerine taptaze ve daha canlıları gelir. Ne özel bir döngüdür bu yaşanılası.

Nasip olanlara ne mutlu.

Ben şansın bir düşünce ve davranış biçimi olduğuna inanıyorum; tıpkı ünlü araştırmacı Richard Wiseman gibi. Yaptığımız her seçim bize yeni kapılar ve yollar açarken; kalben hep iyi olacağına inanmak; elimizdeki fener gibi adeta.

Her yer karanlık dahi olsa bize yol gösteren. (devamı 2/2’de)

Sevgiyle kalın.
Belgin ERYAVUZ

24.05.2016

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...