Zihnimizi
fikirler, görüşler ve kavramlar için bereketli bir toprağa benzetir; BİLGİNİN SESİ kitabının yazarı Don Miguel Ruiz.
Başlığı
bile insanın ilgisini çekiyor değil mi? Şimdiye kadar bilginin sesini duyduk mu
acaba? Cevabını öğrenmek için kitabın sayfalarında yolculuğa çıkmak gerek. Hadi
gelin benimle…
Hayatta
en çok yalanla karşılaşıyoruz. Birisi söylüyor. Bizler de inanıyoruz hemen. Doğruluğundan
kuşku duymuyoruz çoğu kez.
Sonuçta
o kişinin zihnimize fırlattığı tohumu; kendi elimizle alıp toprağımıza
dikiyoruz. Ve başlıyoruz üzerinde düşünmeye. Hatta paylaşmaya. İşte tohumu bir
güzel de suladık. Sonuç bir anda kök saldı içimizde. Kendimiz inanıyoruz ya,
başkaları da inansın diye gayretlerdeyiz artık. Oysaki doğru değil. Yanıltıyor
hepimizi.
Şimdi
beynimizdeki o bereketli toprakta kök salan pek çok meyveli ağacımız var.
Görüntüleri birbirine benzer. Ama bir kısmı çok güzel, lezzetli, tatlı. Bir
kısmı ise kötü, acı hatta zehirli. Yiyoruz yediriyoruz. Sonuçta doğal olarak
etkileniyoruz. Ve böylece yayılıyor o yalan tohumun meyveleri. Yeni ağaçlara
kök salmak için yeni topraklar ararken.
Aslında
hayatta sadece gerçeğe inanmak bizi iyiliğe, sevgi ve mutluluğa taşıyor. Yalana
inanmak ise kötülüğe.
Peki
bizler bir yandan kötülükten kaçarken; neden yalanın, yanlışın peşindeyiz?
Doğduğumuz
andan itibaren öğrendiğimiz pek çok bilgi var. Bir kısmı gerçek bir kısmı uydurma,
kulaktan dolma, yalan belki de. Ama öğrendik hepsini. Öğretildi bir şekilde.
Gerçek
ve yalan hamurunda yoğrulduk adeta.
Bunu
fark etmeye başladığımız ANdan itibaren, yalanlardan kurtulup gerçekleri
çoğaltmamız gerek.
Neye
inanacağız?
Neden?
Sevgiyi,
iyiliği ve huzuru yakalamak için. Bunu da imanımızla, kalp gücümüzle bulacağız.
Peki
hayatta karşılaştığımız en büyük yalan nedir sizce? Hiç düşündünüz mü?
Doğduktan
sonra zihnimize işleyen ve yaşam boyu yakamızı kolay kolay bırakmayan bir yalan
bu.
Kusurlu
olduğumuz yalanı.

Bu
kadar net düşününce ne kadar saçma geliyor insana değil mi?
Oysa
evrendeki her şey kusursuz.
Bizler
de öyleyiz.
Bunu
fark edelim ki, evrenle bir ve bütün olalım. Elimizde fırçamız kendi tuvalimizi
boyarken; bakış açımız nasılsa; renkler öyle seçiliyor. Öyle harmanlanıyor.
Yaşamda
ustalaşmak ve kendi tuvalimizi yapmak tamamen bizim elimizde. İstediğimiz
karakterleri ekleyip, istemediklerimizi en uzağa koyabiliriz. Bunun için de
bilginin sesine kulak vermemiz gerek.
Yani
DÜŞÜNCELERİMİZE. (devamı 2/2 ‘ de)
Sevgiyle
kalın.
Belgin
ERYAVUZ
30.06.2016
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder