Öyle
ya da böyle zaman zaman hepimizin hissettiği şey bu.
S
T R E S.
Özellikle
gelişen teknoloji, artan gürültü, bozulan doğallık, artan yapaylık ve daha
niceleri…
Bizlere
elimizde olmadan stresi hissettiriyor. Öyle bir hale geldik ki, neredeyse stressiz
yaşamak mümkün değil.
Stresin
bedenimize özellikle beynimize olan etkilerini anlatan harika bir sunumdan yola
çıkarak, bu çarpıcı konuyu beraber paylaşalım
istedim. Çünkü ne kadar çok bilgi sahibi olursak, yenmemiz ve korunmamız o
kadar kolaylaşacak diye düşünüyorum. Siz de aynı fikirde iseniz, katılın
satırlarıma.
Stres,
aslında bedenimizin doğal bir tepkisi.
Bedenimizin,
hissettiği iç ve dış uyaranlara karşı verdiği otomatik bir cevap.
Bu
tehlikelerin gerçek ya da sadece bizim hayal ürünümüz olması hiçbir şey fark ettirmiyor.
Her durumda bizi tehlikelere karşı hazırlıyor. Bu amaçla beynimiz ve bedenimiz iş birliği yapıyor.
Görme,
işitme ve dokunma duyularımız hassaslaşıyor. Kalp atışımız hızlanıyor.
Böbreküstü
bezlerimiz güçlü hormonlar salgılıyor. Kaslarımız ve diğer organlarımız daha
hızlı çalışmaya başlıyor. Tüm bunlar aniden gelişecek tehlikeli bir durumdan
kurtulmamıza vesile oluyor. Tüm bu uyarıcılar yeri geliyor hayatımızı kurtarıyor.
Stresin
temkinli ve ılımlı hali bu ve kısa süreli olursa zararsız.
Uzun
süreli ve yoğun stres; yani doktorların deyimiyle kronik stres; ise bizim en
büyük düşmanımız. Çünkü beynimizin ve bedenimizin sürekli tehlikeye hazır halde
kalması, gergin ve hızlı olması; organlarımızda pek çok zarar yaratıyor.
Kan
basıncının yükselmesinden, kandaki kimyasal madde oranının zarar verici
düzeylere çıkmasına kadar pek çok olumsuzluk; beden yapımızı harap ediyor.
Kaslardaki geçmeyen ağrılar, tutulmalar, yaşam kalitesinin zayıflaması bunun en
güzel belirtileri aslında.
Canınızı
sıkmak istemiyorum ama; çok daha ileri safhalarda pek çok tehlikeli hastalığın
da habercisi. Bağışıklık sisteminin çökmesi, bunalım, öfke nöbetleri, sebepsiz
içsel kızgınlık, giderek zayıflayan hafıza da cabası.
Sırtlandığımız
yoğun iş yükü, ilişkilerimizdeki negatif etkenler, olumsuzluğun ağır bastığı
bir çevre, geçmişteki kötü anıların süregelen yükü, bir türlü huzuru
yakalayamama halleri stresi yaratan ve besleyen kaynaklar.
Peki
biz fark edene değin duygusal anlamda neler yaşıyoruz dersiniz?
İlk
etapta olumlu düşüncelerimiz tuzla buz oluyor.
Ardından
panik hali, endişe baş gösteriyor.
Sorunları
çözme yeteneğimiz zayıflıyor.
Bir
takım şeyleri unutmaya başlıyoruz.
Yaşama
gri gözlüklerle bakıyor, her şeyden bıkkınlık duyuyoruz.
İşte
beynimiz bunlarla mücadele etmek, enerji sağlamak ve adaptasyonumuzu
güçlendirmek adına öncelikle adrenalin salgılıyor.
Eğer
stres azalmıyor; tam tersine yoğunluğu ve süresi uzuyorsa; beynimizin hacmi,
genler ve fonksiyonları bundan daha çok etkileniyor.
Ön
beyin bölgesinde yer alan Hipofiz Adrenal Bez Aksı yani kısaca HPA aktive
oluyor. Kortizol gibi steroid hormonlar salgılanıyor ki, bu salgılar bizim
tepkisel yeteneklerimizi zayıflatıyor. Bu arada hormon dengemiz bozuluyor.
İşte bu nedenle hafıza ve
öğrenme bölümündeki hücreler azalıyor, yani beyin hacmimiz küçülüyor.
Hafıza
zayıflığı, öğrenme güçlüğü görülmesi de bu yüzden.
Artık
kendimizi ne doğru ifade edebiliyor ne de olayları çabucak anlayabiliyoruz.
Kısacası
düşünme sistemimiz bozuluyor. Bir süre sonra stresi kontrol edemez hale
geliyoruz. Depresyon, çağın hastalığı Alzheimer gibi hastalıkların yolu
açılıyor.

Sonuçta
stresin ruhsal, bedensel, duygusal sağlığımıza etkileri çok büyük.
O
halde ne olursa olsun ‘’STRESE DUR!’’ demeyi öğrenmemiz gerekiyor. En azından
azaltmayı bir şekilde başarmamız önemli.
Çünkü
beden ve beyin yapımız o kadar muhteşem ki, stres azalınca beynimiz yine normal
hacmine geri dönüyor. Buna paralel olarak kaybolan yetenekler geriye dönüyor.
Verilen sert tepkiler yumuşuyor. Yani alacağımız hasarlar tamamen kaybolmasa da
hafifliyor.
O
halde her ne yaşıyor olursak olalım; fark ettiğimiz andan itibaren hızla stresten
uzak durmamız şart. Bunun için spor, yoga, içimizi açan konularla meşguliyet ve
arada sırada içimizdeki çocuğun sesini dinlemek öneriler arasında. Ben naçizane
sevgiyle kuşatılmayı ve her gün sevgiyle yoğrulmayı da eklemek isterim.
Sevgiyle
kalın.
Belgin
ERYAVUZ
10.01.2017
Kaynaklar:
https://www.izlesene.com/video/stres-beyninizi-nasil-etkiler/9166208; http://www.onikibilgi.com, http://wol.jw.org/tr.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder