2 Şubat 2019 Cumartesi

İNSANIN DEĞERİ NASIL ÖLÇÜLÜR ki?


Bunun cevabı aşağıdaki cümlede saklı.

‘’Bir insanın değeri bayağı kesire benzer: pay gerçek değerini gösterir, payda kendisini ne zannettiğini. Paydanın değeri arttıkça kesrin değeri azalır."

Ne güzel bir söz.

Buram buram matematik kokarken insanın değerini anlatan.

Sahibi sadece eserleriyle değil, hayatı ve fikirleriyle dünyaya iz bırakan ünlü Rus yazar Lev Nikolayeviç Tolstoy.

Yaşarken üne kavuşan yazar, düşünceleriyle kendisinden sonra gelen pek çok kişiyi etkilemiş. İşte bu cümle de onlardan sadece bir tanesi.

Gelin işe önce kesirden başlayalım.

Arapça kökenli bu kelime; kırıntı, tam sayıdan küçük birim anlamına geliyor. Matematikte bir sayı tanımı elbette.

Eş parçalara bölünmüş bir bütünün, eş parçalarından birini veya birkaçını ifade eden sayılar olarak tanımlanıyor.

Elimizde bir bütün var diyelim. Onu eş parçalara ayırıyoruz. Sonra da o ayırdığımız parçalardan birini ya da bir kaçını ele alıyoruz. İşte o ele aldıklarımız kesir.

Kesir çizgisinin üst tarafında pay, alt tarafında payda oluyor. Şimdi dikkat edelim. Payda bütünün kaç eşit parçaya bölündüğünü gösterirken, pay ne yapıyor? Bu bölünmüş parçalardan kaç tanesinin alındığını gösteriyor.

Tıpkı hiçbir yerlere sığdıramadığımız şişkin egolarımızla hayat koşusundayken, giderek azalttığımız gerçek değerimizin farkında olmadığımız gibi.


Oysaki insani değerlerimiz önemli. Dokunduğumuz insanlarda tatlı bir iz bırakabilmek de. İnsanı insan yapan yegane özellikler belki de. Bizi diğer canlılardan ayırıyor. Sevgiyi, saygıyı, toplum yaşamına uygun davranmayı, ilişkilerde hassaslığı ve nezaketi, davranışlarda zarafeti barındırıyor.

İşte biz ancak bu güzel insani değerlerle kocaman bir bütün oluyoruz. Yine de çevremize yansıtabildiklerimiz sadece payımıza düşen kadar oluyor. Egomuzu törpülemez, onu şımartmaya devam edersek vay bizim halimize. Giderek küçülmeye başlıyor insani değerlerimiz.

İşte o zaman; hoşgörüye, dayanışmaya, adalete, eşitliğe, özgürlüğe, saygıya ve sevgiye; kısacası ortak üstün değerlerimize haksızlık yapmış oluyoruz.

Şimdi sorarım size.

Olaylara bu güzelliklerle beraber bakacak yerde; öfke, korku, kızgınlık gibi negatif değerlerle bakıyor olmak hangimize bir yarar sağlıyor ki?


Tam tersine hem kendimize hem de çevremize faydadan çok zarar vermiş oluyoruz. 

Tavrımızda zarafet dokunuşlarının olması, saygı ve hoşgörüyle bezenmesi ise erdemli olmamızın en kolay yolu.

Elbette sadece bilmek değil, bunları uygulamaya dökmekte gerekiyor ki yerini bulsun. 

Tıpkı domino taşlarının itinayla sıralanması gibi.

O halde gelin bütünlüğümüz içindeki payımızı artıralım. Paydamızı küçültmenin yollarını bulalım. Kesrimizin değeri her geçen günle beraber artışa geçsin. Geçsin ki insani değerlerimiz katlanarak artsın.

Sevgiyle kalın.
Belgin ERYAVUZ

10.10.2018

Not: Beni bu güzel cümleyle buluşturan Sevgili arkadaşım, zarafet timsali Eser Demirbaşlı Tavman’a kocaman teşekkürlerimle.





2 yorum:

  1. Bloğonuza rastgele denk geldim.İlk önce 2009 senesinde yazmış olduğunuz bir yazıyı okudum ve o yazıdan en başa kadar geldim.Sizin gibi güçlü kalemlerden değiliz.Ama en azından yaşadığınız hislere hiç değilse komşuyuz.Umarım mutluluklar hep sizinle olur.

    YanıtlaSil
  2. Canım, insanların git gide değersizleştiği ve kim olduğunu bilmediği bu dönemde tabiri caizse tam cuk oturmuş bir yazı.... Kutluyorum Belgincim... Sevgiler...

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...