Bu harika dize bir şiirin başlığı aslında.
Sahibi
Charlie Chaplin, nam-ı diğer ŞARLO.
Hayata
dair bir şiir.
Hep
dikkate almaya çalıştığımız değerlerle ilgili.
Adeta
bizleri daha iyi bir insan olmaya çağırıyor.
Kendisini
seven, saygı duyan, kendisiyle barışık, öz güveni yüksek, sade, alçak gönüllü, olgun,
hayatı anlarken kıymetini bilen ve her
daim gülümseyen bir insan olmanın yolunu gösteriyor.
Ben
şiiri okurken dizeler arasında dans etmeye başladım. Ve şimdi sizleri bu dansa
davet ediyorum. Verin elinizi bana beraberce kalbimizin seslerini
yüreklendirelim. Kendimizi sevmeye başlayalım ve son anımıza kadar da hiç
bırakmayalım. Olmaz mı?
"KENDİMİ
SEVMEYE BAŞLADIĞIMDA, farkına vardım ki; keder ve acı, kendi gerçeğime aykırı
bir yaşam sürmekte olduğuma dair uyarılardı. Bugün, buna 'ÖZGÜNLÜK' dendiğini
biliyorum.
KENDİMİ
SEVMEYE BAŞLADIĞIMDA, arzularımı bir insana dayatarak onu nasıl
incitebileceğimi anladım. Zamanlamanın yanlış ve o insanın hazır olmadığını
bilmeme rağmen ve o insan ben olmama rağmen. Bugün buna 'SAYGI' diyorum.
KENDİMİ
SEVMEYE BAŞLADIĞIMDA, farklı bir hayatı arzulamayı bıraktım ve etrafımdaki her
şeyin beni büyümeye çağırdığını gördüm. Bugün buna 'OLGUNLUK' diyorum.
KENDİMİ
SEVMEYE BAŞLADIĞIMDA, anladım ki; koşullar ne olursa olsun, doğru zaman ve
doğru yerdeyim ve her şey tam olarak doğru anda gerçekleşiyor. O halde, sakin
olabilirim. Bugün buna 'ÖZ GÜVEN' diyorum.
KENDİMİ
SEVMEYE BAŞLADIĞIMDA, kendi zamanımı çalmayı ve gelecek için büyük projeler
tasarlamayı bıraktım. Şimdi yalnızca bana keyif ve mutluluk veren, yapmayı
sevdiğim, içimi neşe ile dolduran şeyleri kendi tarzım ve düzenime göre
yapıyorum. Bugün buna 'SADELİK' diyorum.
KENDİMİ
SEVMEYE BAŞLADIĞIMDA, sağlığım için iyi olmayan her şeyden kurtuldum; yiyeceklerden, insanlar, nesneler,
durumlar ve beni aşağı ve kendimden uzağa çeken her şeyden. İlk başta bu durumu
sağlıklı bencillik olarak adlandırıyordum. Bugün bunun 'KENDİNİ SEVMEK'
olduğunu biliyorum.
KENDİMİ
SEVMEYE BAŞLADIĞIMDA, her zaman haklı olmaya uğraşmayı bıraktım. O zamandan
beri daha az yanılıyorum. Bugün, bunun 'ALÇAK GÖNÜLLÜLÜK' olduğunu keşfettim.
KENDİMİ
SEVMEYE BAŞLADIĞIMDA, geçmişte yaşamaya devam etmeyi ve gelecek hakkında
endişelenmeyi reddettim. Bugün yalnızca, her şeyin gerçekleştiği 'şimdi'yi
yaşıyorum. Her günü gününde yaşıyor ve buna 'MEMNUNİYET' adını veriyorum.
KENDİMİ
SEVMEYE BAŞLADIĞIMDA, aklımın beni rahatsız ve hasta edebileceğini anladım.
Ancak, aklım kalbime bağlandıkça, değerli bir müttefik haline geldi. Bugün bu
ilişkiye 'KALBİN BİLGELİĞİ' adını veriyorum.
Kendimizle
veya başkalarıyla tartışmaktan, çatışmaktan veya herhangi bir sorun yaşamaktan
korkmamıza gerek yok artık. Yıldızlar bile çarpışıyor ve bu çarpışmanın sonunda
yeni dünyalar doğuyor.
Bugün
biliyorum ki 'BU HAYAT!'’’
Charlie
Chaplin yetmiş yaşındayken yazmış bu özel şiiri.
Kim
bilir belki de ancak o yaşında kendisini ve hayatı tam olarak tanımlayabildi. Kendine has bıyığı, şapkası, mimik ve masum hareketleri ile sessiz sinemanın
aranılan ismi olduğunda, hayat hakkında ne düşünüyordu tam olarak bilemiyoruz.
Bizleri gülümseten tavırlarının arkasındaki hüznünü de.
Ancak
zor bir çocukluk sonrası, zor bir yaşamı olduğunu belirtiyor tüm kaynaklar.
1889
yılında Londra’da doğar. Anne babası tiyatro ile geçinmeye çalışır. Küçük yaşında
hem yoksulluğu hem de boşanmanın olumsuz etkilerini hisseder. Annesi ile
beraber ilk kez beş yaşında sahne ile tanışır.
Ancak
kısa süre sonra annesinin sağlığı bozulur. Babasının yanına gönderilir. Alkole
düşkün babasını da 12 yaşında kaybeder.
Üvey
abisi ile bakım evlerinde ve sokaklarda yaşamaya başlar. Okula gidemez. Tek bildiği
şey tiyatro ve müziktir. Büyümeye ve hayatta kalmaya çalışırken, bulduğu her
işte çalışır. Kumpanyalarla turnelere çıkar.
Amerika
turnesi sırasında film teklifi alır. Pek çok filmde oynar. Kendi yarattığı
melon şapkalı Şarlo karakteri ile de unutulmaz olur.
Bu
arada kendi yapım şirketini kurar. Sessiz film çekmeye ısrarla devam eder. Ancak
politik görüşleri nedeniyle büyük tepki alır. Amerika’dan ayrılıp İsviçre’ye
yerleşmek zorunda kalır. Orada da film çekmeye devam eder.
1972
yılında Oscar almak için geri döndüğünde onu ülkeden kovanlar tarafından ayakta
alkışlanır.
Hayatı
boyunca 4 kez evlenir. Hiç birinde aradığı mutluluğu bulamasa da çocuklarına
harika babalık yapar. Yaşamı boyunca kendisini film çekmeye ve yazmaya adayan
Chaplin; 1977 yılının soğuk bir Aralık günü; uykusunda hayata veda eder.
Geriye
ondan hoş bir seda kalır. İşte bu şiir de o hoş sedalardan bir tanesi. Umuyorum
sizler de benim kadar keyif aldınız.
Hayatı
tanımanın yolu, kendimizi artı ve eksilerimizle ile kabul edip sevmekten
geçiyor.
Zorluklarla,
acı ve kederlerle şekillenirken; farkındalığımızı ne kadar çabuk yakalarsak;
anlamsızlıkları o kadar kolay tanımlayabiliriz. Kötü olaylarla ve kötü
davranışlarla başa çıkmamız kolaylaşır. Olası çelişkileri, karmaşaları daha
kolay analiz etme becerisine kavuşabilir ve hatta korkularımızla yüzleşip
onları cesaretle yenebiliriz diye düşünüyorum.
Hayat
karşısında güçlü durmamıza vesile olan tüm bu değerleri kazanmamız için; öncelikle
kendimizi, hayatı ve hayatın içindeki her şeyi SEVMEYE başlamalı ve sonuna
kadar devam etmeliyiz. Tıpkı Charlie Chaplin’in dediği gibi…
Sevgiyle
kalın.
Belgin
ERYAVUZ
10.05.2019
Kaynaklar:
https://onedio.com; http://www.izdiham.com; http://filoji.com; damla.karakus@ensonhaber.com.
Canım çok güzel bir konuya değinmişsin... Bütün bunları ne kadar erken fark edip uygulayabilirsek; yaşam bizim için o kadar güzel ve yaşanılır olur. Kucak dolusu sevgi ve teşekkürler
YanıtlaSil