Ama
yaptıkları da bir o kadar önemli. Çünkü karşımızdakinin duygularını anlayabilmemize
vesile oluyorlar.
Peki
sadece bu kadar mı?
Hayır.
Devamında
düşünceleri tahmin edebilmeye, davranışları aşağı yukarı kestirmeye, hatta çok
karmaşık davranışları taklit edip, yorumlamaya yarıyorlar.
Yeri
beynin ön lobunda.
Tam
da konuşma merkezine yakın tarafta, solda.
Biliyoruz
ki beynimiz tam dört loptan oluşuyor.
Her
bir lobun kendisine has görevleri var ve bir tanesinin bile düzgün çalışmaması,
tüm yaşantıyı allak bullak edecek kadar önemli. Ön lobumuz üst düzey
işlevlerimizin gerçekleştiği yer. Kişiliğimiz, huyumuz, planlama ve sorun çözme
becerimiz ona bağlı.
Bir
şekilde hasar alması ve devre dışı kalması ise kişiliğimizin tamamen
değişmesine sebep olabiliyor.
Sinirbilim
alanında dönüm noktası olarak kabul edilen bu gerçek; ilk kez 1848 yılında
tespit edilmiş.
Yaşadığı
kaza sonucu, beyninin ön lobu parçalanan ancak yaşamına bir şekilde devam eden
bir hastayı takip eden doktorlar; kaza öncesi çalışkan ve düzenli olan hastanın;
kaza sonrası davranışlarının tamamen değiştiğini; sorumsuz ve serseri bir insan
haline geldiğini hayretle notlarına almışlar.
Dolayısı
ile ön lobumuz ve oradaki sinir ağları bizim için son derece önemli. Tıpkı
diğer loplar gibi.
Ayna
nöronlar işte bu önemli loptaki minik taklitçiler.
Varlığı
ilk kez 1996 yılında İtalya Parma Üniversitesi’nde maymunlar üzerindeki
araştırmalar sonucunda keşfedilmiş.
Böylece
insan davranışlarını anlayabilmenin, onlarla daha kolay iletişime geçmenin kapısı
aralanmış.
Bu
durum birbirini daha kolay anlayan, savaşmak yerine dinlemeyi seçen, ortak
duygularda birleşmiş, işbirliğine ve ortak fikirler üretmeye hazır mutlu bir
toplumun da ilk adımları bence.
Ancak
başkalarının davranışlarını yansıtırken ve hatta taklit ederken aman dikkat.
Çünkü
öfke, kaba hareketler ve sevgisizlik de doğamızda var. Empati yapacağım derken kızgınlığı
taklit etmek, negatif enerjileri alıp yansıtırken fark etmeden kavgaya
hazırlanmak; bucak bucak kaçtığımız sevgisizliğin içine de çekebilir bizleri.
İşte
bilim insanlarının şimdiki araştırmaları bu yönde.
Yani
ahlaki bir ikilemde kalındığında ne yaptığımızla ilgileniyorlar.
Çekilen
acıları körüklüyor muyuz?
Yoksa
zarar verecek nedenleri yok etmeye mi çalışıyoruz?
Bu
ve benzeri soruların cevabını bulmak adına, birbiri ardına yapılan deneyler
adım adım ilerliyor. Hala gizemini koruyan beynin aktivitesi ile seçimler
arasındaki ilişkinin sırrını çözmek belki de o kadar uzakta değil.
Tüm
bunlar olurken bize düşen ise farkındalığımızı bilemek bence. Bir
de gerginliğin, gerginliği; kızgınlığın öfkeyi, neşenin ve tebessümlerin ise neşeyi
bulaştırdığı gerçeğini hiç unutmamak.
Kendimizi geliştirmek adına atacağımız her adımda, bu farkındalığın güzel izlerini göreceğimize inancım sonsuz.
Kendimizi geliştirmek adına atacağımız her adımda, bu farkındalığın güzel izlerini göreceğimize inancım sonsuz.
Sevgiyle
kalın.
Belgin
ERYAVUZ
10.07.2019
Kaynaklar:
https://nbeyin.com.tr; https://www.researchgate.net; https://sinirbilim.org; https://www.yuzaki.com; https://bilimfili.com.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder