25 Mayıs 2023 Perşembe

YALNIZ KULE (1/3)

İstanbul Boğazı’nda Salacak açıklarında minicik bir ada var.

Bu adanın üzerine inşa edilen ve kendine has mimarisi ile dikkat çeken yalnız bir kule.

Yalnızlığını tarih içine serpiştirilen türlü aşk öyküleri ve efsanelerle daha da çekici hale getirmiş.

Sadece onları araştırmak bir yana, karşısına geçip seyretmek de oldukça keyifli.

İşte karşınızda KIZ KULESİ.

Üsküdar’ın bu zarif sembolü, aynı zamanda güzel İstanbul’un en özel simgelerinden bir tanesi.

Ne zaman yapıldığına dair net bir kayıt olmadığı halde; bazı kaynaklarda, yapım tarihinin milattan önce 341 yılına kadar uzandığı görülür.

Bizans döneminden kalan tek eser olması nedeniyle önemli.

Tarih boyunca hakkında anlatılan efsaneler onun gizemini korumasını sağlamış.

Dünya mirasına geçen hazinelerimiz arasında.

İlk kez 1422 yılında Floransalı haritacı Cristoforo Buondelmonti'nin çizdiği Konstantinopolis haritasında hayat bulur Kız Kulesi.

Antik Yunanlı general ve devlet adamı Alkibiadis tarafından, Karadeniz yönünden gelmesi muhtemel gemiler için gümrük merkezi olarak yapıldığını açıklar tarih sayfaları.

Daha sonra 1110 yılında Bizans İmparatoru I. Aleksios, korumasını taş duvarların yaptığı ahşap kuleyi inşa eder.

Sonraki yıllarda kulenin tam karşısında Sarayburnu yakınlarına inşa edilen bir başka kuleyle aralarına kalın bir demir zincir gerilir. Ardından bir savunma duvarı yapılarak Asya kıyısına bağlanır. Böylece gemilerin Anadolu yakası ile Kız Kulesi arasından geçişine izin verilir. Boğaz tarafından gelen gemilerden ise vergi alınır. Ancak bir süre sonra kule o ağır zinciri taşıyamaz ve Avrupa yakasına doğru yıkılır.

İstanbul’un fethine kadar gümrük kapısı ve ardından güvenlik noktası olarak görev yapan kule; İstanbul’un fethi sonrası gözetleme kulesi olarak kullanılmaya başlanır.

Hakkında pek çok rivayet olan kule; bir kısım Avrupalı tarihçi tarafından ‘Leander Kulesi’ olarak da adlandırılır.

Tarihi çok eski yıllara dayandığı için yıllar içinde büyük afetlerle karşılaşması kaçınılmaz olur.

Örneğin 1509 İstanbul depreminde yıkılır; onarıldıktan sonra bir fener olarak kullanılmaya başlanır.

1721 yılında çıkan yangında ise neredeyse yok olur.

Sadrazam Damat İbrahim Paşa tarafından imar emri verilerek yeniden hayat bulur ve görevine devam eder.

Çok daha dayanıklı malzemelerle yeniden yapımı 1763 yılına rastlar.

I.Abdülhamid zamanında revaçta olan kule, bir süre sonra bir sürgün ve idam adasına dönüşür.

1832 yılında Sultan II. Mahmud tarafından yeniden restore edilen kule, şehirde baş gösteren salgın nedeniyle karantina adası olarak kullanılır.

Günümüze gelinceye değin pek çok restorasyondan geçen kule; Cumhuriyet dönemiyle beraber tekrar fener olarak kullanılmaya başlanır. (devamı 2/3’ de)

Sevgiyle kalın.

Belgin ERYAVUZ

08.02.2023

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...