Bir
yılı daha bitirdiğimiz şu günlerde ister istemez en popüler konumuz hızına ayak
uydurmakta zorlandığımız ZAMAN.
Kendimizin
bulduğu skalaya göre kocaman bir yılı daha noktalıyoruz.
Tam
tamına 12 ay.
İçine
acı, tatlı hatıralarımızı yüklediğimiz, birbirini adeta kovalayan 365 gün.
Çoğumuza
göre göz açıp kapayıncaya kadar geçti.
Yapmak
istediklerimizin bir kısmını gerçeğe dönüştürdük. Bir kısmının yakınından bile
geçemedik.
Bir
kısmımız hayatını tamamen değiştirdi. Hayallerini coşkuyla kucakladı.
Kendisiyle gurur duydu.
Bir
kısmımız ise yerinde saydı. Bir arpa boyu bile yol alamadı. Kendisine yatırım
yapamadı. Hayallerine belki de hayata küstü.
Sonuçta
hepimiz aynı zaman skalasında bir yılın daha üzerine bir çentik attık.
Peki
tüketirken hor gördüğümüz, değerinin pek de farkına varamadığımız zaman nedir
aslında?
Bilim
dünyasının saygın isimlerinden İngiliz fizikçi, matematikçi, astronom, mucit,
filozof Isaac Newton’un dediği gibi; evrende hiçbir şey bulunmasa dahi akıp
giden bir olgu mu?
Yoksa
günümüz dünyasında savunulduğu gibi; değişimin olduğu yerde hayat bulan,
değişimin olmadığı yerde varlığından söz edilemeyen yanıltıcı bir algı mı?
Peki
ya zamanın yönü ne tarafa doğru?
Geçmiş,
gelecek ve şimdiki an arasında nasıl ilerliyor?
Evet,
haklısınız geçmişimizi hatırlıyoruz, ancak geleceğimizi bilemiyoruz. Biliyorum kafamızı
karıştıracak sorular bunlar; hepsi de tersinmez süreçler.
Düşünmek
gerek, enine boyuna tartmak belki de.
İlerleyen
yıllarda bilim dünyası zamanı nasıl yorumlayacak hep beraber göreceğiz. Ancak o
ana değin zaman, geçmişten geleceğe doğru hızla akıyor hayatımızdan. Ya da biz böyle kabul ediyoruz.
Bu
hızlı akışın içinde yer yer kayıplarımız, yer yer kazançlarımız olduğu ise elle
tutulur bir gerçek. Kendimizle yüzleştiğimiz, açıkça itiraf ettiğimizde
gördüğümüz artılarımız ve eksilerimiz var. Hepsinden biz sorumluyuz. Zorlu
süreçlerimiz kadar keyifli günlerimiz de oldu. Farkındalığımızla hepsine bir
anlam kazandırdık.
Onlar
neler mi?
Gelin
bunun cevabını hayata karşı duruşunu saygıyla takip ettiğim; dünyaca ünlü neyzenimiz
ve aynı zamanda besteci, yapımcı Mercan Dede versin.
‘’Unutmayalım
ki hayatımızda her ne durumda olursak olalım, her zaman ama her zaman hazine
değerinde iki şeyimiz hep olacak.
1- Her şeye rağmen ŞÜKÜR edecek çok şeyimiz
olduğu gerçeği; çünkü bizden çok ama çok zor durumda olan çok insan var.
2- Kalbimiz attığı sürece UMUDUMUZun olduğu
gerçeği; çünkü yaşıyoruz.
Bir
An evet vakti saati geldiğinde o ANDA, her şeyin en İYİSİ ve en GÜZELİ gelmek
üzere.’’

Yaşadığımız
her ANA şükürler olsun.
Sevgi
ve aşkla atan kalbimiz her anımızı zarafetle donatsın.
Varlığımız
ve yapacaklarımız gelecek nesillerin yolunu aydınlatsın bu yeni senede de.
Sevgiyle
kalın.
Belgin
ERYAVUZ
28.12.2017
Kaynak:
https://bilimfili.com.