Bazı
gerçekler var ki öğrendiğimiz anda bizi şaşkınlığa sürüklüyor. Beynimize
onlarca sorunun üşüşmesine sebep oluyor. Bir yanımız inanmayı reddederken diğer
yanımız olabilirliği üzerinde düşünmeden yapamıyor.
İşte
hepimizin bildiği Titanik gemisinin öyküsü de bunlardan bir tanesi.
Çekilen
birçok belgesel, film yanında; yazılan makaleler, kitaplar; yapılan
araştırmalar sayesinde hep gündemde kalan trajik bir gemi kazası.
Bu
elim olay; film tarihine damgasını vuran ve klasikler listesine giren Hollywood
tarzı filmi ile de pek çok kişinin kalbine işledi. Kazadan sağ kurtulanlar
sayesinde edindiğimiz gerçek bilgiler de cabası.
Ancak
Titanik gemisinin öyküsü bunlarla sınırlı değil. Çünkü kazadan yıllar yılar
sonra; tüm yaşananların bu kazadan 14 yıl ÖNCE bir romanda kaleme alındığı fark
edilir.
İşte
insana ‘İnanılır gibi değil.’ dedirten o gerçekler…
Edebiyat
dünyasına başarısız bir yazar olarak geçen Amerikalı yazar Morgan Robertson,
1898 yılında bir roman yazar.
Kendisi
eski bir denizcidir. O yıllarda pek de ses getirmeyen romanında; bir deniz
kazasından ve dünyanın en büyük yolcu gemisinin bir buz dağına çarparak
batışından söz eder.
Ve
şimdi sıkı durun. Romanın ismi “Futility
or the Wreck of the Titan’’ yani “Titan’ın Enkazı’’ dır.
Bu
romanda anlatılan öykü, geminin isminden ve şeklinden tutun da; izlediği
rotaya, çarpışma hızlarına ve hatta taşıdığı yolcu sayısına kadar; minicik
ayrıntı farklılıkları dışında; GERÇEK ile neredeyse BİREBİR AYNIdır.
Peki
nasıl olur da yazar, en ince detayına kadar gerçekleri tahmin edebilmiştir?
İşte
insanın inanma sınırlarının zorlandığı nokta tam da burası. İnanılır gibi değil
gerçekten de.
Romanda
anlatılan ayrıntılar ile gerçek Titanik gemisinin detayları ve yaşanan olaylar
birbirine o kadar benziyor ki. Satırları okurken zihninizde filmin kareleri birebir
canlanıyormuş gibi olacak, inanın bana.
White
Star Line şirketi tarafından, Belfast İrlanda tersanelerinde 26 ayda yapılan dünyanın
bu en büyük buharlı yolcu gemisindeyiz şimdi. Tarihler 2 Nisan 1912 yılını
gösterdiğinde denize indirilir. İleri teknolojik üstünlükleri, kompartımanlar
arasına yerleştirilen su geçirmez levhaları nedeniyle; dünyaya batmaz gemi
olarak tanıtılır.
269
metre uzunluğunda, 28.2 metre genişliğinde ve 66.000 gros ton ağırlındadır.
Toplam yolcu sayısı çalışan ekiple beraber 3547 kişidir.
O
zamana değin yapılan en lüks ve en sağlam gemidir. İçi zengin müşterilerini
memnun edecek her türlü konforlu detayla donatılmıştır. 3 pervanesi, 4 bacası
ve toplam 20 filikası vardır.
10
Nisan tarihinde 2340 kişiden oluşan ilk grup yolcusunu alıp İngiltere’den ayrılır.
Rotası New York’tur. Ancak Fransız ve Birleşik Krallık limanlarında kendisini
heyecanla bekleyen diğer yolcularını da almalıdır. Lüks yaşamın ihtişamına
kendisini kaptıran yolcularına yenilerini eklemek amacıyla hızla yoluna devam
eder.
Fakat
o da nesi?
Tarihler
15 Nisan’ın son saatlerini gösterdiğinde; New Foundland'ın güneyinde; karşılarında
birdenbire bir buzdağı belirir. Son anda rotasını çevirmesi bir işe yaramaz. Ve
devasa gemi olanca şiddetiyle buzdağına çarpar. (devamı 2/2’de)
Sevgiyle
kalın.
Belgin
ERYAVUZ
23.10.2018
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder