Ruhumuzda
var olan bilgileri hayata geçirdiğimizde MUCİZElere imza atarız.
Bu
imzalar bazen öyle büyük ve kalıcı olur ki, dünyadaki pek çok insanın
yaralarına merhem olarak ulaşır.
İşte
şimdi böyle bir mucizeye tanık olacağız beraberce.
Bu
bir HÜCREnin MUCİZEsi.
Bu
mucizeye vesile olan cesur doktor George Gey.
Ancak
gerçek kahraman o hücrenin sahibi Henrietta Lacks.
Mucize
hücrenin ismi ise HELA.
Öykü
öyle güzel ki paylaşmamak olmazdı.
Benimle
bu mucizenin tarih sayfaları arasında gezinmeye var mısınız?
Kahramanımız
genç bir siyahi kadın.
Henrietta
Lacks; 1920 senesinde, Amerika’nın Virginia eyaletinde dünyaya gelir. Sekiz
kardeşi ile paylaşmak zorunda olduğu yoksul hayatı; küçük yaşlarında onu
dedesinin çalıştığı çiftliğe sürükler. Çiftlikteki tütün tarlasında çalışmaya henüz
4 yaşındayken başlar. 14 yaşında ilk çocuğunu doğurur. Geçirdiği zor yaşam şartlarına
rağmen evlenir. Tam beş çocuğu olur. Anneliği, ev sahipliği, titizliği, dışarda
çalışması bir yana; küçük şeylerle mutlu olmayı bilen yapısı ile hayata
tutunur.
Ancak
beşinci çocuğunun doğumundan kısa bir süre sonra rahatsızlanır. Tedavi için
gittiği Johns Hopkins Hastanesi’nde doktoru, rahminde tümör bulur. Güçlü yapısı nedeniyle hastalığını eşinden
bile saklar. O zamanlarda dahi iyimserliğini ve umudunu asla kaybetmez. Yoğun
bir tedaviye başlar. Maalesef tedaviler sonuç vermez. Henüz 31 yaşındayken
hayatına veda eder.
İşte
esas mucize de ondan sonra başlar. Nasıl mı?
Tedavisini
üstlenen hastanede kendisine haber verilmeden alınan doku örnekleri, laboratuvar
ortamında incelendiğinde hücrelerin canlı olduğu tespit edilir.
O
güne kadar hiçbir insan hücresi; beden dışında birkaç günden fazla
dayanamazken; Henrietta’nın hücreleri çoğalmaya devam eder. Uzun süreli
dondurulma işlemine dayanır.
Ve
böylece yıllar 1951’i gösterdiğinde bilimde; kocaman bir adım değil; adeta
sıçrama yaşanır. Elbette bu mucize tadındaki buluş, tıp tarihindeki pek çok
hastalığın tedavisinde büyük bir ümit ışığı olur.
Sağlıklı
insan hücrelerinin özelliklerini taşıyan, çoğalmaya devam eden, yani beden
dışında da yaşayan bu güçlü hücreler sayesinde; tıp araştırmaları büyük bir
ivme kazanır.
Hastalıklara
karşı bulunan aşılar ile pek çok hastalık önceden önlenebilir hale gelir. Çocuk
felci salgını, kızamık, kabakulak, tüm virütik hastalıklar ve rahim ağzı
kanserinin aşıları geliştirilir. Tüp bebek tedavisinin önü açılır. Hücre gen haritasının çıkarılmasında bile rol oynar.
Sonraki
yıllarda bilim adamları Hela hücrelerini ellerinden gelen her ortamda denemeye
kara verirler. Uzayda, nükleer radyasyon ortamında, çeşitli kimyasal
çözeltilerde tek tek incelenir. Tüberküloz, salmonella, HIV gibi bulaşıcı
hastalıkların tedavisinde; kanser ilaçlarının geliştirilmesinde umutları çoğaltan
bu mucize hücreler; klonlanan ilk hücre olma özelliğini de kazanır. (devamı 2/2’de)
Sevgiyle
kalın.
Belgin
ERYAVUZ
13.09.2017
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder