26 Ocak 2017 Perşembe

DÜŞÜNCEM DÜŞÜNCEN OLACAK DİKKAT! (2/2)

Zor işlemle uğraşanların yüz ifadelerindeki çaresizlik; yakınlarındaki katılımcıları etkilemeye başlıyor. Önlerindeki iş kolay olmasına rağmen ilk deneydeki gibi başarılı olamıyorlar. Üstelik bu başarısızlık sonunda tüm salona yayılıyor. Ve katılımcıların yüzde doksanı düşünemez hale geliyor.

Peki ne oldu da, deneyin ilk aşamasında başarılı olanlar dahi; bu defasında hiç performans gösteremiyor?

Çünkü, yalnızken başarılı olan katılımcılar, zorlanan katılımcılardan etkilenip, o anda düşünmeyi bırakıyor. Yani çaresizlik, yapamama psikolojisi bir süre sonra herkesi çemberi içine alıyor.

Aynı deney bir kez daha, bu sefer tersine tekrarlanıyor.

Katılımcıların hepsine oldukça zor sorular veriliyor. Arada perdeler var ve kimse birbirini görmüyor. Sonuç orta karar. Evet, belirli bir başarı var ama sonuç tatminkar değil.

İkinci deneyin ikinci aşamasında; aralarından birkaç tanesinin önünde kolaylaştırılmış sorular veriliyor. Ve aradaki perdeler kaldırılarak herkesin birbirini görmesi sağlanıyor; tıpkı birinci deneydeki gibi.

Görevleri kolay olanların kendine güvenli, mutlu yüz ifadeleri; önce yakınlarına sonra herkese yayılmaya başlıyor. Bu sefer kendi başlarına yaparken zorlandıkları sorularda bile, tüm katılımcılar olağanüstü bir performans gösteriyor. Sonuçta salonun başarısı yüzde yüze çıkıyor.

İşte burada da olumlu enerjinin, düşünce azmiyle kol kola dansını görmek mümkün.

O halde olumlu, başarılı, üretken, yaratıcı ve enerjisi yüksek bir düşünce ortamında bulunmak gerek. Bireysel açlığımızı böylesi ortamları tercih ederek doyurmamız, düşünce bicimimizi daha da geliştirmemiz adına oldukça önemli. Mühim olan araya negatif ve düşük enerjileri sokmamaya çalışmak. Yapılabiliyorsa o ortam ve kişilerden uzak durmak.

Düşüncelerimiz birbirini etkilediğine göre; bize düşen, her şeye rağmen, her şart altında; içsel enerjimizi korumak ve olumlu anlamda gelişmesi için dikkatli olmak.

Yaratıcı, yeniliklere açık, geniş düşünmeyi ve değişimi seven, kalbindeki sevgiyi tebessümleriyle paylaşan bireyler artıkça ve bizler onlardan güç alacak kadar şanslıysak; önümüzde hiçbir engel duramaz. Ben buna inanıyorum.

Aslında her şey bizde bitiyor.

Biz yeterince güçlüysek; negatif enerjinin bulaştığı zamanları fark ettiğimiz andan itibaren; kendimizi koruyabiliriz. Yöntemleri yine kendimiz belirleyerek elbette. O ortamı terk etmek, terk edemiyorsak farklı bakış açıları yaratmak, yaşananları değişik çerçevelerden irdelemek belki de. Çünkü her biri bizde yeni düşünceler yaratacak, aralarından bazıları da bizi o ortamdan mutlaka koruyacak.

‘’Bazen gökyüzünde siyah bulutlar olur; gökyüzü bu siyah bulutlar yüzünden değişmez. Ve bazen beyaz bulutlar da olur ve gökyüzü bu beyaz bulutlar yüzünden de değişmez. Bulutlar gelirler ve giderler. Gökyüzü baki kalır. Sen gökyüzüsün ve düşünceler de bulutlardır.’’ diyor OSHO.

Şimdi ben de düşüncelerime sevgiyi ve tebessümü ekledim bugün.

Tuşlara vururken oluşan sözcüklerde her biri.

Okudukça sinsin içinize. Sinsin ki; en azından bu yazımdan sonra; sizin içsel enerjiniz de bendeki gibi olumlu ve enerji dolu olsun.

Sevgiyle kalın.
Belgin ERYAVUZ

06.12.2016



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...