Oradaki
bir kuş yuvasına misafir olacağız. Bu yuva; Drongo isimli siyah tüylü, kırmızı gözlü
küçük bir kuşa ait.
Yuvada
üç yumurta var. Anne drongo kuşu umutla yumurtalarını kavurucu çöl sıcağından
korumaya çalışıyor. Ve yakın bir zamanda yumurtadan çıkacak yavrularını
bekliyor.
Kuluçka
dönemi yüzlerce saat sürüyor. Ama olsun her şeye değer.
Sonunda
ilk yavru kabuğunu kırıyor ve hayata gülümsüyor. Böylece anne kuşun zorlu ve yorucu
serüveni başlıyor. Minik yavru gagasını açıp yiyecek için her bağırdığında onu
beslemek zorunda olduğunu biliyor.
Bu
amaçla yuvadan uçup bulduğu yiyecekleri yavruya taşıyor. Sabırla. Durup dinlenmeden.
Bu arada yeni doğan yavru doymak nedir bilmiyor. Yuvadaki diğer yumurtaları
fark ettiğinde ise acı gerçeği anlıyor. Yeni kardeşleri geldiğinde yiyeceğini
paylaşmak zorunda kalacak.
Ancak
o da nesi?
Doğanın
bu kuralına karşı çıkıyor minik yavrumuz.
Annesi
yuvadan her ayrıldığında; inatla ve ısrarla; yumurtaları yuva dışına itmeye
çalışıyor. Annesini görünce sessizliğini koruyor. O gider gitmez eyleminin
peşine düşüyor. Ta ki ilk yumurtayı yuvadan atana değin.

Yine
böyle bir zamanda, yavru kuş yuvadaki son yumurtaya gözünü dikiyor.
Neredeyse kendisi
kadar ağır olan yumurtayı döndüre döndüre kenara taşıyor ve son bir hamleyle
aşağıya yuvarlıyor. Oh… artık rahat. Annesi ve yuva tamamen ona kalıyor.
Yuvaya
dönen anne bu son durumu da ister istemez kabulleniyor. Geride kalan tek
yavrusu için didinip duruyor. Uzaklarda yiyecek aramadığı zamanlarda onun için güneşe
karşı gölge oluyor. Varı yoğu yavruyu rahat ettirmek. Annelik işte, bıkmak usanmak doğasında yok.
Böyle
bir koşturmanın arasında üç hafta geçiveriyor. Diğer yuvadaki drongo yavru kuşları
büyüyüp uçmaya hazırlanırken; bizim yavru hala yiyecek diye bağırıyor.
Ne
yemesi ne büyümesi bitmiyor.
Anne
perişan durumda.
Yorgun
ama pes etmiyor. Annelik içgüdüleri ve yavrusuna olan sevgisiyle görevine devam
ediyor.
Aslında
besleyip büyüttüğü yavrunun kendi öz yavrusu değil de bir guguk kuşu olduğunu
bilmeden. Ta ki bir gün döndüğünde
yuvasının yerle bir edildiğine şahit oluncaya değin. Çünkü uçma zamanı gelen yavru
guguk kuşu, geride hiçbir şeyi sağlam bırakmıyor yuvadan ayrılırken.
İşte
karşımızda doğanın bir garip hikayesi daha.
İki
kuş cinsi.
İkisi
de nesillerini devam ettirme çabasında.
Yapıları
ve yaşam tarzları birbirinden farklı. Annelikleri de.
Ancak
yumurtaları görüntü olarak birbirine çok benziyor. İşte hayatın döngüsünde, drongo
ile guguk kuşunun yolları burada kesişiyor.
Gelin
her iki türün özelliklerine yakından bakalım.
Drongo
kuşlarının ağırlığı 70-125 gram arasında. Simsiyah tüylü. Kırmızı gözlü.
Afrika’da yaşıyorlar. Çatal kuyruklu bu kuşların en önemli özelliği taklit
yetenekleri.

Örneğin
Kalahari Çölü'nde yapılan gözlemlerde, 688 yemek çalma girişimi takip edilmiş.
Sonuçta kuşlar taklitlerinin dörtte birinden kesin başarı yakalamışlar.
Bilimsel
olarak yapılan ve 847 saat süren bir başka gözlemde ise 64 drongo kuşu takip
edilmiş. İçlerinden 51 tanesi diğer kuşların yanında, çakal, firavun faresi
gibi hayvan seslerini de taklit etmiş.
Anne
drongo kuşlarının çilesini öğrenince; bu yeteneklerinin aslında çok da önemli
olduğunu daha iyi anlıyor insan.
Şimdi
gelelim ikinci kuşa.
Gugukgillerden
guguk kuşları ise bir göçmen. Yazları Avrupa’da kışları ise Afrika’da
geçiriyorlar. Ağırlıkları 130 gram kadar. Renkleri beyaz çizgili, gri, kahve
tonlarında.
Kuyrukları düz ve renkli. Dolayısıyla tabiata iyi uyum sağlıyorlar.
En
büyük özellikleri ise yumurta asalağı olmaları.
Dişi
guguk kuşu yuva yapmıyor. Yumurtalarını drongo gibi böcekçil küçük kuşların yuvalarına
bırakıyor. Ama bunun için önce yuvadaki yumurtalardan birini alıyor, hatta
yiyor. Sonra yerine kendisininkini bırakıyor. Üstelik bu döngüyü her mevsim yumurtladığı
10-12 yumurtanın hepsi için yapıyor.
Guguk
kuşu yumurtası genellikle ev sahibi kuşun yumurtasından önce çıkıyor.
Diğer
yavrulardan büyük olduğu için de yuvada hakimiyet kuruyor. Henüz yumurta
halindeyken ya da minik civciv halindeyken yuvadaki diğer üvey kardeşlerini atması
bu yüzden. Üvey annesinden daha iri hale gelince, yuvasını dağıtıyor ve oradan
ayrılıyor. Hem de arkasına bile bakmadan.
Doğanın
kanunu ve dengesi elbette.
Her
şey bir düzene bağlı olarak işliyor. Ama bir anne olarak; ister istemez drongo
kuşu için üzüldüğümü, guguk kuşuna ise hafiften kızdığımı itiraf etmeliyim.
Sevgiyle
kalın.
Belgin
ERYAVUZ
23.08.2017
Kaynaklar:
http://www.aljazeera.com.tr; http://www.bilgiustan.com; https://www.facebook.com/BeyinBedava.trc/videos/415450922172002; http://www.nkfu.com.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder