
Nasıl
da özel bir tablo değil mi?
Kurak
çöldeki masmavi bir su damlası kadar da olsa, yüreği kocaman.
Peki
bunu başarırken, oğlunu tüm bu travmalardan nasıl korur dersiniz?
Orada
oğluna kocaman bir tiyatro sahnesinde olduklarını hayal etmesini söyler.
Üstelik uslu durduğunda bazı oyunlarda rol alabileceğini de sözlerine ekler.
Yani oğluyla beraber bir iyimserlik oyunu oynarlar. Yaşadıkları tüm zorlayıcı
şartların gelip geçici olduğuna inanırlar ve sonuçta beraberce başarırlar.
Hayata
gülümseyen; hep iyi olan tarafa bakan;
kendilerine eziyet çektiren Nazilerden dahi nefret etmeyen; zor şartlara
teşekkür edebilen; hayatın zor anlarında yaşamın bir hediye, nimet olduğunu
asla unutmayan; her şeyden öğrenecek bilgi kırıntıları çıkaran; belki de
şikayet etmeyi bilmeyen MUHTEŞEM bir kadın karşımızdaki.
Kamptan
çıktıktan sonra da zorluklar devam eder. Ama asla yılmaz. Kendisine inat tam
bir PESİMİST olan ikiz kız kardeşi ve oğlu ile İsrail'e taşınır.
1986
yılına kadar Kudüs Konservatuarı'nda çalışır.
Daha
sonra Londra'ya geçer. Bir çello sanatçısı olan oğlunu 2001'de kaybeder.
Acısını içine gömer. Hayatına devam eder. Bu arada o çok sevdiği müziğe olan
tutkusunu hiç kaybetmez.
Yaşamını
konu alan ve Oscar ödüllü yönetmen Malcolm Clarke tarafından belgesel olarak
çekilen "The Lady in Number 6: Music Saved My Life" isimli filmi ile
pek çok kişiye ilham olur.
Tam
103 yaşındayken ‘A Garden of Eden in Hell – Cehennemdeki
Cennet Bahçesi’ isimli kitabını yazar. Bu kitapla dünya üzerinde daha çok kalbe
ulaşmanın mutluluğunu yakalar.
107
yaşına geldiğinde bile, günde üç kez piyano egzersizi yapacak kadar dinç ve öz
disipline sahiptir.
Hani
böylesi hayatlardan bahsedilirken ‘Mucize Yaşamlar’ denir ya.
Hayır.
Bence
o kendi mucizesini kendisi yaratmış; hem de tırnaklarıyla tutsaklığın en dip
noktasındayken; savaşarak.
Umut
etmekten asla vazgeçmeyen; her yeni güne mucize olarak bakan; kötülerdense iyi
olanlara odaklanan; hayata
karşı her zaman minnet dolu olan; şakacı, zeki, nüktedan ve hep gülümseyen bu
kadını çok sevdim ben. Bir vesile ile tanışmaktan da büyük mutluluk duydum.
Hadi
gelin son sözleri ona bırakalım. Her satırını kalbimizde saklayalım ve hiç
unutmadan uygulamaya çalışalım. Olmaz mı?
‘’İyi
ve kötü, tarih öncesi zamanlardan beri iç içeydi. Önemli olan, kötü ile nasıl
başa çıktığımız, ona nasıl tepki verdiğimizdir.
Belki
uzun bir yaşam sürmenin sırrı da bu.
İYİMSERLİK.
Her
şeyi iyi tarafından görmek.
Başkalarına
karşı nasıl davranırsanız onlar da size o şekilde davranırlar.’’
Sevgiyle
kalın.
Belgin
ERYAVUZ
22.08.2017
Kaynaklar:
http://www.sabah.com.tr; http://www.birazoku.com; http://www.salom.com.tr; https://www.youtube.com/watch?v=xq6H0cYeFOE; http://tuvaletkagidinanotlar.blogspot.com.tr.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder