‘’Yaşam
bir fırsattır. İyiye veya kötüye kullanabilirsin veya boşa harcayabilirsin. Bu
sana bağlı. Senin dışında kimse bundan sorumlu tutulamaz. Sorumluluk sana
aittir.’’ diyor Hindistanlı mistik guru Osho.
Tam
da kocaman bir seneyi bitirdiğimiz şu günlerde; yine, yeniden bunun üzerine
düşüncelerimizi yoğunlaştıralım istiyorum. Yeni senenin heybesindeki mucizelere
daha çok dokunmak, elimize alıp etrafımıza dağıtmak ve hep beraber mutlu olmak
için.
Yaşam
gerçekten de bir fırsat. Üstelik ne süresi belli, ne yaşatacağı sürprizleri…
Tam
bir bilinmeyenler yumağı. Ama elimizde.
Bu
senenin ki tükenmek üzere. Yeni seneyi kucaklamaya ise az kaldı.
Oysa
bizler ne yapıyoruz?
Yaşam
fırsatı tam da gözümüzün önündeyken; insanlara, olaylara, geçmişe, kurallara,
hatta sevdiklerimize kilitlemişiz kendimizi. Önceliğimizde hep onlar var.
Peki
biz sıranın neresindeyiz?
Maalesef
en sonunda.
Bunun
farkına vardığımızda ise, boşa geçen yıllarımızın hesabıyla karşılaşıyoruz.
Sonrasında
ne mi yapıyoruz? Bu yüklü hesabı başkalarına ödetmeye bayılıyoruz.
Yapabileceğimizin
en iyisini yaparken; başkalarının onayını, beğenip beğenmediklerini değil;
kendimizin aldığı hazzı dikkate alabilsek keşke.
Yarışacak
yegane kişi kendimiz olsak.
Sonra
da zaman yarışındaki koşumuzda biraz dingin sulara yelken açıp, yaşamın güzel
yanlarını görebilsek. Mucizelerin hissiyle tebessüm edebilsek.
Kendimizi
tutsak ettiğimiz bir dünyada bunun farkında olan kaç kişiyiz dersiniz?
Hadi
gelin beraberce bu sayıyı artıralım. Mutlu olmaya karar verip, yaşam fırsatına
dört elle sarılalım. Minicik dokunuşlardaki mutlu anları içimize sindirirken;
dünyanın her neresinde olursak olalım; güzelliklerin yanımızda ve kalbimizdeki
sevgide olduğunu da unutmayalım derim ben.
İşte
o zaman her adım bir mucize olacak bizlere.
Nasıl
mı?
Her
anın içinde, olayların gerçeğinde, yaşantının özünde öyle güzel mucizeler var
ki. Bitmiyor onlar. Aksine bizler fark ettikçe çoğalıyor. Hiç aklımızda yokken,
beklemediğimiz anlarda da var. Çok istediğimiz, üzerinde çokça kafa yorduğumuz
anlarda da. Aradaki fark ise; algılarımızı serbest bıraktığımız anlardaki
farkındalığımızın daha açık olması.
Düşünsenize.
Yaşam bir fırsat ve heybesi ağzına kadar mucizeyle dolu.
Bize
düşense sadece elimizi uzatıp almak. Küçük de olsa, büyük de olsa şükretmek.
Farkına vardığımız, algılarımızı açık tuttuğumuz için kendimizi ödüllendirmek.
Yaşanan
olumsuzlukları, kayıpları, engelleri, başarısızlıkları, acıları; hayatımızın
bir başka dönemi için karşımıza çıkacak mucizeler silsilesinin hazırlayıcıları
olduğuna bir inanabilsek… o en zor zamanlardaki yorumumuz biraz tevekkül ve
bolca umut içerse ne güzel olurdu değil mi?
Kışın
soğuğu içimizi titretirken, çok yakında yazın geleceğini, güneşin içimizi
ısıtacağını nasıl biliyorsak; yaşam da öyle.
Sadece
belli bir süreye ihtiyaç duyuyor olgunlaşmak adına.
Anları,
şimdinin gücünü ve güzelliğini kaçırmadığımız yıllarımız; yaşam fırsatına dört
elle sarıldığımız bir ömrümüz olsun dileğimle…
Sevgiyle
kalın.
Belgin
ERYAVUZ
29.11.2018