Pek
çok eserde hayat bulan duygu ve düşünce.
Sayısız
ödül.
Mutluluk.
Yer
yer gözyaşı ve hüzün.
Yakasına
yapışan ancak atlatılan ölümcül hastalık.
Her
ana yayılan bir gizem.
Derman
kesen bir açlık.
Gurur.
Son
notalarda ise büyük bir utanç.
İşte
karşımızda dünya edebiyatının ünlü yazarlarından Knut (Pedersen) Hamsun.
Gelin
bu önemli yazarın yaşamına biraz ışık tutalım.
Çocukluğu
ve gençliği kırsal bölgelerde geçer. Bu nedenle okula gidip resmi olarak eğitim
göremez. Ancak okumayı ve yazmayı çok sever.
Hayatının
tek ideali olan yazarlıkta ustalaşmak için bir yandan yazarken bir yandan da önüne
çıkan her işte çalışır. Bir ara tercih ettiği Amerika macerası ise zorluklar
içinde sadece iki yıl sürer.
Ülkesine
geri döndüğünde yaşam mücadelesine kaldığı yerden devam eder. Denediği küçüklü
büyüklü işler, inişli çıkışlı denemeler, açlık, evsizlik, hastalık hiç biri onu
pes ettirmez.
Derken
şansı yavaşça dönmeye başlar.
Oslo’nun
sokaklarında yaşam mücadelesi veren gururlu bir adamın hikâyesini anlattığı
‘Açlık’ romanı; onun ilk romanı olarak tarihe geçer.
Üstelik
roman kahramanını öyle içten anlatır, romanı öyle kurgular ki satır aralarında
adeta kanınız donar.
Edebi
çevrelerde kazandığı başarı onu yazmaya daha da yönlendirir. Yalın dili,
kendine has üslubu ile pek çok makale ve roman yazar.
Sonunda
1920 yılının Nobel Edebiyat Ödülünü alır.
Edebi
kariyeri gün geçtikçe gelişirken, hayatında hiç olmadığı kadar maddi imkâna
sahip olur.
Bol
bol seyahat eder hatta yolu İstanbul’a düştüğünde gördüklerinden öyle etkilenir
ki bizim şehrimiz hakkında bir kitap dahi yazar.
Belki
de o dönemler yazarın en güzel yıllarıdır.
Çünkü
İkinci Dünya Savaşı sırasında ülkesinin işgaline sebep olan Nazilerle
yakınlaşması ve onları desteklemesi yaşamındaki sıkıntılı günleri de beraberinde
getirir.
Vatanına
ihanetle suçlanır. Hapis ve rekor para cezasına çarptırılır. İşte bu
olumsuzluklar yaşamı boyunca edindiği güçlü ve saygın imajını sarsar.
Ancak
gelin görün ki yaşamının en büyük utancını henüz yaşamamıştır.
Savaş
sırasındaki tutumlarını hiç affetmeyen ve kalben kırgın olan Norveç halkı
yazara sessiz ama etkili bir ders verir.
Nasıl
mı?
Günlerden
bir gün genç bir Norveçli, okuduğu bir Knut Hamsun romanını; yazarın evinin
önüne sessizce bırakır. Bir süre sonra bir başka kırgın Norveçli okur bu gencin
yaptığını yapar. Onu diğerleri izler. Böylece yazarın romanları kapının önünde
kocaman bir yığın oluşturur.
Hayatının
son demlerinde yaşadığı bu acı ders ve utanç yazarı çok üzer. Pişmanlık,
mutsuzluk içinde geçirdiği o son yılları 1952 yılında bir huzurevinde son
bulur.
İşte
farklı bir bakış açısı.
İşte
medeni bir dokunuş.
İşte
protestonun belki de en zarif hali.
Sessizce
yapılan son derece etkili ve ders alınası bir eylem.
Sevgiyle
kalın.
Belgin
ERYAVUZ
07.10.2019
Kaynaklar:
https://kidega.com; https://www.biyografi.net; http://www.artfulliving.com.tr; https://www.gzt.com.
Sadece adını bildiğim bir yazar... Hiç kitabını okumadım... Hayat hikayesini ise hiç bilmiyordum... Çok teşekkürler Belgincim .
YanıtlaSil