Kendi kendimizle konuştuğunuzu fark ettiğiniz zamanlarda ne yaparsınız?
Panik
halinde o iç sesi durdurur musunuz?
Yoksa
devam mı edersiniz?
Ben
önce fark ettiğim için gülümsüyorum sonra da susturmaya çalışıyorum çoğunlukla.
Ancak
yaptığım araştırmalar o içsel seslerin özel bir teknikle bizim lehimize
çevrileceğini söylüyor.
Hadi
gelin yapılan araştırmalara bir göz atalım. Kim bilir bakarsınız tekniği
öğrenir, iç ses kontrolümüzü kendi elimize alabiliriz.
Alt
kimliklerimizde değişen pek çok ruh halimiz var.
Özellikle
öfkeli ve kızgın olduğumuz anlarda ya da endişeliyken ortaya çıkan; bizi bile
şaşırtan farklı pek de sevmediğimiz karaktere ev sahipliği yapıyor ruhumuz. Çok
mutlu olduğumuz zamanlarda ise içimizdeki huzuru el üstünde tutan bambaşka bir
karakterle yüzleşiyoruz.
İşte
iç sesler onların ürünü.
Bu
anlamda öncelikle kendimizi iyi tanımamız, duygularımız ile değişim gösteren
alt kimliklerimizin farkında olmamız gerekiyor ki kontrol elimizde olsun.
Öfkeliyken kendimize hakim olmayı, sinirliyken kendimizi sakinleştirmeyi,
huzurluyken süresini uzatmayı kolayca becerelim.
Uzmanlar
bu farkındalığı kişisel iç seslerin kimliğini belirleme olarak ele alıyor. Bu
sayede çocukluk travmaları azalırken, daha sağlıklı bir benlik yaratma şansımız
da yükseliyor.
Sonuçta
tıpkı Balkanların Maksim Gorki'si olarak anılan Rumen yazar Panait Istrati’nin
dediği gibi;
‘’Bütün
hayat benim yüreğimdir.’’ diyecek kadar cesur davranmak gerek hayata karşı.
İç
seslerimizin olumlu anlamda gelişmesi adına bir terapiden bahsetmek istiyorum
şimdi sizlere.
İsmi
‘ses diyaloğu’.
Bu
teknikte iç sesleri susturmak ya da yok saymak yerine; mantıklı olacak şekilde
geliştirmek söz konusu.
Farkındalıkla
bizi üzen, ruhumuzu karartan baskın sesler yerine daha sağlıklı sesleri
çoğaltmaya çalışacağız.
Biliyoruz
ki her ne oluyorsa zihnimizin düşünen kısmında oluyor. Amaç bizi korumak
aslında. Ancak öyle anlar oluyor ki bizi biz olmaktan çıkarıyor bazı düşünceler.
Özellikle endişeli zamanlardaki içsel konuşmaların karamsarlığımızı artırdığı,
uykularımızı kaçırdığı bir gerçek.
Çocukluktan
itibaren aldığımız eğitim, yaşadığımız çevre, toplum, baskılar, ilişkiler,
kısacası yaşam tarzımızla oluşan kimliklerimizin kendine has sesleri olduğunu
kabul etmek ilk adım.
Sonrasında
farkındalıkla bu sesleri usulca gözlem altına almak gerek. En sonrasında da kendi
istediğimiz kıvama getirmeye çalışmamız önemli. (devam 2/2’de)
Sevgiyle
kalın.
Belgin
ERYAVUZ
31.10.2019
Eskiden sürekli zihnimdeki senin bahsettiği çeşitli karakterdeki seslerle doluydu ve o zamanlar psikolojim çok bozuktu... Yüreğimin sesini dinlemeye başladıktan sonra onları susturmayı başardım... Zaman zaman bir olay onları çağırdığında çabucak susturuyor ve etkilenmemeyi başarıyorum... Geldikleri gibi gidiyorlar... Teşekkür ve sevgiler canım Belgincim .
YanıtlaSil