5 Ocak 2020 Pazar

KAFAMIZDA BİR DOLU SES (1/2)


Kendi kendimizle konuştuğunuzu fark ettiğiniz zamanlarda ne yaparsınız?

Panik halinde o iç sesi durdurur musunuz?

Yoksa devam mı edersiniz?

Ben önce fark ettiğim için gülümsüyorum sonra da susturmaya çalışıyorum çoğunlukla.

Ancak yaptığım araştırmalar o içsel seslerin özel bir teknikle bizim lehimize çevrileceğini söylüyor.

Hadi gelin yapılan araştırmalara bir göz atalım. Kim bilir bakarsınız tekniği öğrenir, iç ses kontrolümüzü kendi elimize alabiliriz.

Alt kimliklerimizde değişen pek çok ruh halimiz var.

Özellikle öfkeli ve kızgın olduğumuz anlarda ya da endişeliyken ortaya çıkan; bizi bile şaşırtan farklı pek de sevmediğimiz karaktere ev sahipliği yapıyor ruhumuz. Çok mutlu olduğumuz zamanlarda ise içimizdeki huzuru el üstünde tutan bambaşka bir karakterle yüzleşiyoruz.

İşte iç sesler onların ürünü.

Bu anlamda öncelikle kendimizi iyi tanımamız, duygularımız ile değişim gösteren alt kimliklerimizin farkında olmamız gerekiyor ki kontrol elimizde olsun. Öfkeliyken kendimize hakim olmayı, sinirliyken kendimizi sakinleştirmeyi, huzurluyken süresini uzatmayı kolayca becerelim.  

Uzmanlar bu farkındalığı kişisel iç seslerin kimliğini belirleme olarak ele alıyor. Bu sayede çocukluk travmaları azalırken, daha sağlıklı bir benlik yaratma şansımız da yükseliyor.

Sonuçta tıpkı Balkanların Maksim Gorki'si olarak anılan Rumen yazar Panait Istrati’nin dediği gibi;

‘’Bütün hayat benim yüreğimdir.’’ diyecek kadar cesur davranmak gerek hayata karşı.

İç seslerimizin olumlu anlamda gelişmesi adına bir terapiden bahsetmek istiyorum şimdi sizlere.

İsmi ‘ses diyaloğu’.

Bu teknikte iç sesleri susturmak ya da yok saymak yerine; mantıklı olacak şekilde geliştirmek söz konusu.

Farkındalıkla bizi üzen, ruhumuzu karartan baskın sesler yerine daha sağlıklı sesleri çoğaltmaya çalışacağız.

Biliyoruz ki her ne oluyorsa zihnimizin düşünen kısmında oluyor. Amaç bizi korumak aslında. Ancak öyle anlar oluyor ki bizi biz olmaktan çıkarıyor bazı düşünceler. Özellikle endişeli zamanlardaki içsel konuşmaların karamsarlığımızı artırdığı, uykularımızı kaçırdığı bir gerçek.

Çocukluktan itibaren aldığımız eğitim, yaşadığımız çevre, toplum, baskılar, ilişkiler, kısacası yaşam tarzımızla oluşan kimliklerimizin kendine has sesleri olduğunu kabul etmek ilk adım.

Sonrasında farkındalıkla bu sesleri usulca gözlem altına almak gerek. En sonrasında da kendi istediğimiz kıvama getirmeye çalışmamız önemli. (devam 2/2’de)

Sevgiyle kalın.
Belgin ERYAVUZ

31.10.2019

1 yorum:

  1. Eskiden sürekli zihnimdeki senin bahsettiği çeşitli karakterdeki seslerle doluydu ve o zamanlar psikolojim çok bozuktu... Yüreğimin sesini dinlemeye başladıktan sonra onları susturmayı başardım... Zaman zaman bir olay onları çağırdığında çabucak susturuyor ve etkilenmemeyi başarıyorum... Geldikleri gibi gidiyorlar... Teşekkür ve sevgiler canım Belgincim .

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...