Bu araştırmayı yaptığımda kendimi sorgularken buldum. Tepkisizliğimizin neredeyse son boyutuyla karşılaşmak beni üzdü. Başlığına nasıl bir isim vereceğimi düşündüm durdum.
Toplum
içinde yaşarken hepimizi ucundan kıyısından ilgilendiren konularda
gösterdiğimiz duyarsızlık o kadar fazla ki…
İşte
‘’Genovese Sendromu’’ da böyle bir duyarsızlığın sonucunda hayat bulmuş
psikoloji dünyasında ve ‘’ Bystander
effect- Seyirci etkisi” olarak anılmaya başlamış.
Gelin
bu gerçek öyküyü ve bizlerin tepkisizliğini mercek altına almaya çalışalım. Kendimizle yüzleşelim. Tepkisizliğimizde nerelerde olduğumuzu en azından kendimize
söylemeye cesaret edelim.
Yıl
1964.
Yer
Amerika New York City.
Günlerden
13 Mart.
Saat
gece yarısını çoktan geçmiş 02.30 suları.
Catherine
Susan Genovese isimli 28 yaşındaki genç bir kadın iş yerinden çıkar.
Arabası
ile evine doğru yol alır.
Saat
03.15 sıralarında oturduğu apartmanın park yerine varır. Arabasını park ederek
yürümeye başlar.
İş
çıkışından beri kendisini takip eden avcı bıçaklı adamın varlığından habersizdir.
Fark ettiğinde yardım talep ederek bağırır. Çaresizce adımlarını hızlandırsa da
adam tarafından yakalanır.
Saldırgan
önce tecavüze yeltenir ancak başaramayınca kadını sırtından bıçaklayarak öldürmeye
çalışır. Yaralı halde yere yığılan kadın çığlık atmaya devam eder.
Sesi
duyan komşular pencereden adama seslenince saldırgan korkup kaçar.
Genovese de
son bir güçle kendisini apartmanın girişine kadar sürükler. Yaşadığı travma
nedeniyle orada bayılır.
Maalesef
tek bir kişi yardımına gelmez.
Aradan
on dakika geçmeden saldırgan kadının bulunduğu yere geri döner. Yerde baygın
yatan kadını bulur. Bir kez daha bıçaklar. Ardından defalarca tecavüz ettikten
sonra çantasındaki paraları alıp oradan uzaklaşır.
Bu
arada komşular ne yapar dersiniz?
Saldırganın
geri döndüğünü gördükleri halde hiçbir şey.
Tüm
bu acı dolu vahşet olayı neredeyse bir saat sürer. Genovese orada hayatını
kaybeder.
Polisin
olay yerine gelmesi ise maalesef geç ihbar nedeniyle gecikir.
Olaydan
tam altı gün sonra saldırgan yakalanır. Cinayeti soğukkanlılıkla kabul eder. Tutuklanır.
İşlediği diğer suçlar da açığa çıkınca ömür boyu hapse mahkum edilir. Yaşamını
seksen bir yaşında hapishanede iken yitirir.
Bu
olay her yıl New York’ta ve dünyanın başka yerlerinde defalarca yaşanan pek çok
trajik olaydan sadece bir tanesi. Ancak sonrasında yapılan araştırmalarda,
gazetecilerin yaptığı haberlerle olayın toplumsal boyutu sorgulanmaya başlar.
Komşular
(ki sonradan sayılarının 38 olduğu anlaşılır) olaydan haberdar oldukları halde
neden sessiz kalır?
Çaresiz
kadına neden yardım etmez?
Bunların
yanıtını psikoloji, seyirci etkisi ile veriyor.
Yardıma
ihtiyaç duyulan bir durumda; olaya tanık olanların sayısı ne kadar fazla olursa;
yardım etmeye çalışanların sayısının o oranda düştüğünü belirtiyor. Yani toplumda
yardıma ihtiyacı olanlara tepki verme süresi ve yardım isteği grup içindeki
birey sayısıyla birebir ilgili. Maalesef sayı arttıkça geç tepki veriliyor.
Daha az yardım ediliyor.
Peki
neden?
Herkes
bir diğerinden bekliyor çünkü.
Bu
alanda yapılan denekli araştırmalar da bu tezi doğrular nitelikte. Bunlardan
bir tanesi de duman deneyi.
Önce
odaya tek kişi alınır. Yangını işarete eden bir dumanla karşılaşan denek hemen
yetkililere haber verir. Ancak odadaki denek sayısı arttıkça dumana verilen
tepki azalmaya başlar. Herkes yetkililere haber vermek, önlem almak için bir
diğerini bekler.
Sonuçta
çok kişinin olduğu bir yerde insanlar ‘seyirci etkisi’nde kalıyor. Bunu
yenmenin yolunun ise; yardım isterken genel ifade kullanmak yerine o gruptaki
tek bir kişiden yardım istemek olduğunu belirtiyor uzmanlar.
İşte
karşımızda bambaşka bir sendrom.
Duyarsızlığın
son noktası belki de. Hep başkasından beklemenin nelere sebep olacağının acı göstergesi.
Ne
diyelim; içimizdeki sevgi, vicdan ve duyarlı yaklaşımlarla bu tarz sendromlar
bir daha yaşanmasın.
Sevgiyle
kalın.
Belgin
ERYAVUZ
15.10.2019
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder