Osmanlı döneminin sanat ve edebiyatla haşır neşir olan ünlü ailelerinden bir tanesi.
Afyon’un
Kabaağaçlı köyüne yerleşen baba Miralay Mustafa Asım Bey’in iki oğlu, bir kızı olur.
Ancak
çocuklar henüz çok küçükken, eşiyle beraber vahim bir hastalık yüzünden
hayatını kaybeder.
Ahmet
Cevat ve Mehmet Şakir askeri lise, harp okulu ve harp akademisine gönderilir.
Her ikisi de orduda hızla yükselir.
Büyük
oğul Ahmet Cevat Paşa, II. Abdülhamit döneminde sadrazamlık yapar. Aynı zamanda
bir tarihçi ve yazardır.
Diğer
oğlu Mehmet Şakir Paşa ise askerliğinin yanı sıra Girit valiliği, Bükreş ve Atina büyükelçiliği görevlerinde
bulunur. Ağabeyinin sadrazamlık görevinden alınmasına tepki olarak görevinden
çekilir. Kısa süreliğine Galatasaray Lisesindeki tarih öğretmenliği ise gönüllü
tercihi olur.
Ardından
ailesini alarak Büyükada’ya yerleşir. O yıllarda Şakir Paşa ailesi, Büyükada'ya
yerleşen ilk Türk ailesidir.
Mesleğinin yanında bilimi ve sanatı çok seven, sanatın her alanında kendini geliştirmeye çalışan Şakir Paşa; çocuklarını da sanata yönlendirir. Hem erkek hem kız ayırt etmeden çocuklarının hepsine modern eğitim aldırıp yetiştirir.
Hal
böyle olunca Şakir Paşa ailesi içinden pek çok değerli sanatçı çıkar.
Şakir
Paşa yaşamı boyunca iki evliliğe imza atar.
İlk
evliliği eşinin ölümü üzerine sonlanırken, bu evlilikten Asım isimli bir oğlu
olur.
İkinci
evliliğini, Girit'te görevdeyken Giritli bir ailenin kızı olan Sare İsmet
Hanım’la yapar.
Bu
evliliğinden de dört kızı ve iki oğlu olur. Cevat Şakir (Kabaağaçlı), Hakiyye
(Koral), Ayşe (Erner), Suat Şakir (Kabaağaçlı), Fahrünnisa (Zeyd) ve Aliye
(Berger).
Mutlu
mesut aile yaşantıları bir süre sonra yaşanan maddi sıkıntılar ve aile içindeki
gerginlikler nedeniyle bozulur.
Tüm
parasını yatırdığı Selanik’teki otelin, Balkan Savaşı sırasında yanması
sıkıntıları artırır.
Tam bu noktada ailenin yaşamını kökünden değiştiren Cevat Şakir Kabaağaçlı’dan söz etmeden olmaz.
Hiç
sevmeden okuduğu Robert Kolej’de disiplinsiz; ama yetenekli bir öğrenci olarak
öne çıkar.
Peşinden
ailesinin ısrarı ile Oxford Üniversitesi'nde tarih öğrenimi için gönderilir. Ancak
burada eğitimini tamamlayamadan yurda döner. Belki de bu yüzden babasına göre
amcasının ismini layiki ile taşıyamaz.
İstanbul'a
döndüğünde babası ile arasında yaşanan gerginlikler artınca; gönül verdiği işi
yapmak amacıyla Roma'ya gider. Güzel Sanatlar Akademisi'ne kaydolur.
1913
yılında İtalyan model Agnesia Kafiera ile evlenir. Eğitimini tamamlayamadan eşiyle
beraber İstanbul’a dönmek zorunda kalır.
Büyükada’daki
aile evine yerleşir.
Bu
arada çeşitli gazete ve dergilerde yazılar yazar.
Ancak
babası ile arasındaki gerginlik gün be gün artar.
Tarihler
1914 yılını gösterdiğinde, yaşanan tartışmalar had safhaya ulaşır.
Araya
karışan yasak aşk ilişkisi ve gönül kırgınlıkları sonunda Afyon’da oğlu
tarafından öldürülür.
Bu hazin son tüm aileyi darmadağın ederken; baba Şakir Paşa toprağa verilmek üzere çok sevdiği Büyükada’ya, oğlu Cevat Şakir ise babasını öldürme suçundan hapse yollanır.
Bu
büyük dramı ve hüznü birebir yaşayan Şakir Paşa’nın evlatları ve hatta onların
çocuklarına ne mi olur?
Her
biri yıllar içinde; edebiyat, resim,
tiyatro gibi sanatın çeşitli alanlarında takdire değer izler bırakır.
Bu
nedenle özel hayatlarından kısa kısa alıntılar yapmak gerekiyor diye
düşünüyorum. (devamı 2/2’de)
Sevgiyle
kalın.
Belgin
ERYAVUZ
15.01.2025
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder