23 Ağustos 2014 Cumartesi

YAZI MI TURA MI? (1/2)

Başlık basit bir seçme oyunu gibi görünse de, sonunda yine hayata dokunacağız bir şekilde. Şaşıracaksınız hem basitliğine, hem de etkisine.

Evet, sözünü ettiğim klasik bir şans oyunu.

Hepimizin çocukluktan beri bildiği.

Sadece madeni bir para gerekiyor.

Oynaması son derece kolay.

Elimize madeni bir para alıyoruz. İçimizden bir tercih yapıyoruz. Ardından parayı havaya atıp yere düşene kadar izliyoruz.

Sonrası müthiş bir merak.

Acaba hangi taraf geldi?

Bizim seçtiğimiz mi, yoksa diğeri mi?

Çocukluğumuzda ne çok oynardık. Eski yıllarda insanların kaderlerini belirlemede kullanıldığını bilmeden hem de.

Çok Tanrılı antik çağlarda insanlar, Tanrıların kararlarını öğrenmek için tercih etmişler. İlk kullananlar Lidyalılar olmuş.

Aradan yüzyıllar geçmiş. Ve madeni para ile ilk yazı tura atma olayı Roma’da görülmüş. Hem de kim başlatmış biliyor musunuz? İmparator Julius Caesar (Sezar).
O dönemlerde kullanılan tüm madeni paralarda haliyle onun resmi varmış. Para havaya atılır, Sezar’ın resmi üst tarafta kaldı mı kalmadı mı ona bakılırmış. Böylece anlaşmazlıklarda haklı tarafı seçer; dileklerinin Tanrılar tarafından kabul edilip edilmediğine karar verirlermiş.

Üstelik yıllar içinde Romalılar bu işi daha da ciddiye almışlar. Yazı tura oyununda Sezar’ın resmi üst tarafta kalınca; bunun bir İmparator kararı olduğunu savunmuşlar. Hatta yasal mahkemelerde dahi söz sahibi olmuş bu oyun.

Osmanlılar ise hiçbir zaman resmi kararlar için kullanmamış. İlk kullandığı yıllarda ismi ‘Yazı tuğra’ imiş. Nedeni Osmanlı padişahlarının, kendi tuğra işaretlerini bastırdıkları paraların üstünde kullanmak istemeleri. Bu kelime geçen zamanla 'tuğra' dan 'tura' ya kısalmış. Bizlere de yazı tura olarak gelmiş.

Eskilerden notlar böyle.

Günümüzde ise bu basit yöntemin hayati kararlarımızı alırken kullanabilme şansımız olduğunu belirtiyor uzmanlar. Tarih tekerrür mü ediyor bilemiyorum ama; aklıma hiç gelmediğini itiraf etmeliyim. Bu nedenle okuduğumda çok şaşırdım.

Öyle ya. Verilecek önemli bir karardan bahsediyoruz.

Hayatımızı yönlendirecek. Hatta belki de tüm yaşam akışımızı değiştirecek.

Nasıl olur da bu basit yöntem işe yarar diye düşünmeden edemedim. Ve işte her zamanki merakımla geldiğim nokta.

Uzmanlar ikilemde kaldığımızda, iki şık arasında gel-git’ler yaşadığımızda, seçimde zorlandığımızda uygulanabilirliği olduğunu savunuyor. Çünkü sonuçta çıkan şık bizim kalp sesimizin tik taklarını haber veriyor.

İşin en çarpıcı yanı ise bu elbette. Ne güzel değil mi?

Sırf bu yüzden denemeye değer bence.

Ama önce bu basit oyunun olasılıklarına kısaca bakalım mı? İlginç notlar var çünkü; araştırma sırasında edindiğim. Her şeyi net olarak bilmemiz önemli diye düşünüyorum.

Sonrası mı? Elbette bizlere kalmış.

Çok basit olarak düşündüğümüzde bu oyun için sadece iki olasılık görünüyor. Öyle değil mi? Havaya atılan para; ya yazı ya da tura gelecek. Dik kalma ihtimali oldukça düşük çünkü.

Ancak yapılan araştırmalar bu olasılıkta bir tarafın daha ağır bastığını gösteriyor. Neden mi?

Çünkü paranın tura tarafındaki resim, yazı tarafına göre biraz daha ağır. Dolayısıyla altta kalma ihtimali daha yüksek. Hal böyle olunca yapılan olasılık hesaplarında tura gelme ihtimali yaklaşık olarak %49,5 olarak hesaplanmış. Üstelik şansın yarı yarıya olmasını engelleyen başka nedenler de var. Bunlar da hayli ilginç.

*Para havaya atılıp yere düşmeden yakalanıyorsa dikkat. Çünkü atıldığı anda hangi yüzü gösteriyorsa; yine o yüzün gelme olasılığı % 51.
*Para havaya atılmak yerine hızlıca döndürülüyorsa yine dengeler bozuluyor. Ağır olan tura yüzünün aşağıda kalma, yani hafif yüzünün kazanma olasılığı % 50′nin çok çok üzerinde.
*Paranın havaya atıldıktan sonra yere düşmesine izin verilmesi en iyisi. Çünkü bu durum şansların eşitlenmesinde etkili olabiliyor.
*Ancak parayı havaya attık. Yere düştü ve tesadüfe bakın ki, yerde kendi ekseni üzerinde dönmeye devam ediyor. İşte yine dengeler alt üst.
*Bir de para havada döndürülerek ne kadar yükseğe fırlatılırsa; yarı yarıya şansına o denli yaklaşılıyor. Çünkü paranın dönme sayısının artması, eşit şansların oluşma olasılığını arttırıyor.

Sonuçta yazı ya da tura gelmesinde; paranın başlangıç konumu, verdiğimiz ilk hız, havanın direnci gibi etkenler söz konusu. Ve pratikte bu koşulların hepsini bilmemiz mümkün değil. İşi tamamen rastlantıya bırakmak da içimize sinmeyecek. O halde yapabileceğimiz en güzel yol, atış sayısını artırmak. Böylece daha çok veriyle %50 oranına yaklaşabiliyoruz. (devamı 2/2 ‘ de)

Sevgiyle kalın.
Belgin ERYAVUZ

12.07.2014

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...