Dikkat!
O minik detayları FARK etMEmiş olmakla; FARK etmek arasındaki keskin çizgideyiz
şimdi.
Eğer
zamanında fark etmiş olsaydık, hayatımız alt üst olabilirdi. Belki farkı
farketmemiş olmak; bizi kâbustan kurtarıp, rahat bir yaşamın yoluna götürdü. Bu
bir alternatif.
Ama
tam tersi de söz konusu olabilirdi elbette. Eğer o gerçeği fark etmiş olsaydık,
felaketten kurtarıp daha güzel bir yaşamı kucaklayabilirdik. Ancak farkı
farkedişten uzak olduğumuz için önümüze çıkan olası güzel fırsatları kaçırdık. Keşke’ler
eşliğinde, pamuk ipliğine bağlı hayatımızı yaşamaya çalışıyoruz. Bu da diğer
alternatif.
Tabii
ki bu alternatifler bitmez.
Hayatın
kendisi zaten tam bir sürprizler kutusuyken, buna bir de bizim farkı farkedişlerimizin
eklenmesi; yaşam senaryomuzu yapılandırıyor.
Kısacası
tam bir belirsizlik söz konusu.
Bilemiyoruz.
Ne
ötesini, ne getireceklerini.
Kilit
noktalar kilitli bizlerde.
Geçmişi
ne kadar sorgulasak da, detayları hatırlamamız imkansız.
Şimdi
esas soruya hazır mıyız?
Tamamen
gerçekleri bilmek mi? Yoksa bilmediğimiz gerçeklerle yola devam etmek mi?
Bu
öyle bir ikilem ki!
Bu
soruya hemen yanıt vermek bu nedenle zor. Bu filmi seyredene kadar yanıtım daha
belirgindi. Beklemeden gerçekler derdim. Hem de sonu ne olursa olsun. Ama şimdi
farklı açılardan bakabiliyorum. Daha geniş açıdan sorguladığımda kararsız
kalıyorum bir an için.
Çünkü
derin düşündüğümüzde her iki cevabın arkasında da farklı duygular olduğunu
anlıyor insan. Üstelik bu farklı duygular hayli yıpratıcı. Ruhumuzu lime lime
edecek cinsten. Düz mantık burada
işlemiyor sanki.
O
nedenle belki de felsefede kabullenmek üzerinde duruyor tüm düşünce adamları. Olanı
kabullenip yola devam etmek en mantıklısı.
‘’Şimdi
yaşamak zamanı…’’ der Can Yücel. Her şey zamanında, yerinde değerli.
Geçmişe
uzanıp didiklerken, yaşamın ellerimizin arasından kayıp gittiğini unutmamak
gerek.
Sevgiyle
kalın.
Belgin
ERYAVUZ
17.07.2017
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder