Sisyphus’un
cezası, bir kayayı yüksek bir tepeye iterek çıkarmasıdır. Güçlü kuvvetli
Sisyphus için bu iş kolaydır. Hemen kayayı kucaklar. Zorlansa da gün batmadan
tepeye çıkarır. Tam tepenin oyuğuna yerleştirecekken kaya birden aşağıya
yuvarlanır. Ertesi gün yeniden dener. Sonraki günler yeniden.
Aradan
geçen zamanda Sisyphus, umutsuz ve anlamsız bir ceza ile cezalandırıldığını
anlar.
Her
sabah kalkar. Kayayı tepeye sürükler. Ve en yorgun anında kaya yine eski yere
geri döner. Bu iş sonsuza dek böyle sürecektir.
İşte
o günden bugüne; Sisyphus Efsanesi felsefenin en çok yorum yapılan mitolojik
öyküsü olarak tarihteki yerini alır. Çünkü insanoğlunun tarih içindeki her
dönemine ve konumuna rahatça uyarlanabilir.
Bazı
kaynaklarda kaçınılmaz sondan kurtulmak isteyen insanların dokunaklı bir
simgesi olarak anılıyor Sisyphus. İngilizce’de kullanılan ''Sisyphean'' terimi
de asla tamamlanamayan bir görevi anlatıyor.
Şimdi
gelin mitolojik öyküdeki bu cezayı günümüze taşıyalım ve hayat boyu tamamlamak
için delice uğraş verdiğimiz pek çok anlamsız uğraşı sembolize ettiğini düşünelim.
İşte
bu durumda zaman zaman hepimiz biraz Sisyphus gibi davranıyoruz. Sonunda her
şeyin biteceğini bile bile yaşama tutunuyor ve ağır kayaları itip duruyoruz.
Öyle
değil mi?
Yazımı
yazarken bir yandan da Sisyphus’u düşündüm. Kendisine verilen cezanın umutsuz
olduğunu biliyordu elbette. Ancak kayayı itmekten bir gün bile vazgeçmedi. Bu
inadıyla belki de kendisini cezalandıranlara karşı kendince direndi. Umuduna
sarıldı.
Bu
öyküye neden mi yer verdim? Olur da kendinizi umutsuz hisseder, hayallerinizi
bile yok sayarsanız hatırlayın istedim.
Yaşam
önceliğini başkalarına verenler; onların bitmek bilmeyen istekleri peşinde
kendilerini tüketenler; artık hayallere inanmayanlar varsa aranızda; sözüm
sizlere.
Yanılıyorsunuz.
En uçuk hayaller bile gün gelir gerçek olur. Yeter ki kalpten isteyin.
Tıpkı
Anıl Basılı imzalı Balino romanındaki kahraman gibi.
Romanda,
her gün bir balinayla tanışıp onun karnında zaman geçirmek için hayaller kuran
bir adam anlatılır. Ve gün olur, kahramanımız
önce bir yağmur damlasına dönüşür. Oradan bir leyleğin gözyaşında yolculuk
yapar. Sonra yeniden yağmura karışıp okyanusa akar. Oradan da tam hayal ettiği
gibi balinanın karnına girer. İşte tam da hayal ettiği yerdedir.
Ve
son sözler yazardan gelsin mi?
‘‘Hayallerin
gerçekleştiği yerler sadece masallar değil. Hayaller onları gerçekleştirmek
isteyen herkese açık bir kapı bırakıyor. Her bir buluş bile zamanında sadece
hayaldi.’’
Bunu
hiç unutmamak gerekiyor. Mucizeler kendimizi kalbimize adadığımız anda başlıyor.
Sevgiyle
kalın.
Belgin
ERYAVUZ
01.08.2018
Kaynaklar:
http://www.hurriyet.com.tr; http://www.arkeorehberim.com; YE DUA ET SEV- Elizabeth Gilbert;
BALİNO- Anıl Basılı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder