İçinde sevgi pırıltıları taşıyan konuları yazmayı seviyorum. Her satırda tebessümlerim eşlik ediyor bana.
Şimdi
gelin beraberce Amerika’nın en önemli limanlarından bir tanesi olan Baltimore
şehrine gidelim. Maryland eyaleti sınırları içindeki bu liman şehrinin kenar
mahallelerinde yaşayan pek çok yoksul aile var.
Sosyoloji
profesörü, bir gün sınıfındaki öğrencileri işte bu kesimlere gönderir.
Amaç
o bölgede yaşayan çocuklar hakkında araştırma yapmaktır. Böylece yola koyulan
gençler, bölgede yaşayan 200 kadar erkek çocuk bulur.
Sosyal
durumlarını, yaşam şekillerini, eğitimlerini, alışkanlıklarını elden geldiğince
araştırır. Sonuçta her bir çocuğun geleceği hakkında yorum yapabilmek için
böylesi bilgilere ihtiyaçları vardır.
Araştırmayı
yapan sosyoloji öğrencilerinin neredeyse tamamı, bu çocukların gelecekte
şanslarının olmadığını belirtir. O an için gördükleri ve hissettikleri,
kendilerinde bu olumsuz izlenimi yaratmıştır çünkü.
Aradan
yıllar geçer.
Yirmi
beş yıl sonra, bir başka profesör bu çalışmadan haberdar olur. Konu ilgisini
çeker. O da kendi öğrencilerine bu konuyla alakalı bir başka görev verir.
Bu
sefer gençler, aynı çocukları bulmaya çalışacak ve geçen süre içinde nerede, ne
durumda olduklarına bakacaktır.
Öğrenciler,
tıpkı eskiden olduğu gibi Baltimore şehrinin kenar mahallelerine dağılır.
Şimdinin
yetişkini, o zamanın küçüğü olan 200 ismi aramaya başlar.
Elbette
aralarında göç edenler ya da ölenler olmuştur ama bunlar 20 kadardır. Geriye
kalan ve hala kendi yoksul mahallesinde yaşamaya devam eden tam 180 çocuğu
bulmayı başaran öğrenciler; onlarla hemen iletişime geçer.
Sonuç
inanılmazdır.
180
çocuktan tam 176 tanesi üstün başarılarla okullarını bitirmiş; iş adamı, avukat,
doktor, mühendis gibi saygın mesleklerle geleceklerini kurmuşlardır.
Düşünsenize
sadece 4 çocuk firesi ile büyük bir başarı hamlesi karşımızdaki. Zor şartlar,
yoksulluk, yeterli beslenememe, belki ilgisizlik başarının önüne geçememiş.
Sonuçları
inceleyen profesör bu durumdan çok etkilenir.
Konuyu
kendisi ele almaya karar verir.
Tek
tek o başarılı çocuklarla görüşmeler yapar. Elbette tüm o görüşmelerde en çok
merak ettiği soruyu da sorar. Zorlayıcı koşullara rağmen, başarılı olmalarının
altındaki sebeptir ilgisini en çok çeken.
Çocukların
hepsi sözleşmiş gibi mahalle okulundaki öğretmenlerini işaret eder. Onun
sayesinde başarıya imza attıklarını belirtir.
Hal
böyle olunca profesörün yolu bu sefer öğretmeni bulmaya kadar uzanır.
Öğretmenin hayatta olduğunu öğrendiğinde ise büyük bir mutlulukla onu evinde
ziyarete gider.
Karşısında
yılların izini gururla taşıyan, yaşlı ama dinç bir kadın öğretmen bulur.
Öğrencilerinin
unutmadığı bu kadın ne yapmıştır da, çocukların başarılı birer yetişkin olmasına
olanak sağlamıştır.
Öğretmen,
gözlerindeki ışıltı ve yüzündeki o özel tebessümü ile sadece iki cümle söyler.
‘Çok
basit. Ben o çocukları ÇOK SEVDİM’.
Ne
kadar güzel değil mi?
İşte
içimiz ısındı bir anda ve biliyorum ki sizler de şu anda benim gibi tebessüm
ediyorsunuz.
İşte
SEVGİNİN GÜCÜ.
İşte
SEVGİ böylesine etkili ve bulaşıcı.
Hep
olsun ve yüreklerimizi hafifletmeye, umutlanmamıza vesile olsun dileğimle.
Sevgiyle
kalın.
Belgin
ERYAVUZ
09.05.2020
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder