Almanya’nın
başkenti Berlin’e 45 dakika uzaklıkta bulunan ve saraylar şehri olarak anılan
bir başkent Potsdam.
Brandenburg
Eyaleti’nin başkenti.
Çoğu
seyahat yazarı, burayı Almanya’nın karakter sahibi bir aristokrat sayfiyesi olarak
kabul ediyor.
İşte
burada eski tarihi bir değirmen var. Yolumuz oraya düştü bugün.
Tıpkı
Alman Prusya kralı Büyük Friedrich (Friedrich II) gibi.
Yıl
1750.
Postdam’ı
çok beğenen kral, bu büyüleyici yere görkemli bir saray yapılmasını emreder.
Emri alan adamları hemen ertesi gün sarayın yapılacağı alanda incelemelere
başlar.
Gelin
görün ki kralın beğendiği o arazide eski bir değirmen vardır. Değirmen sahibi
Sans Souci simli yaşlı bir değirmencidir.
Adamlar
kralın isteğini iletir ve değirmenciden arazisini değirmeni ile birlikte satmasını
ister. Ancak inatçı değirmenci bu isteğe karşı çıkar. Değirmenini satmayacağını
söyler. Bu itiraz karşısında şaşıran adamlar ne yaparlarsa yapsınlar
değirmenciyi bir türlü ikna edemezler.
Geri
dönüp krala her şeyi anlatırlar. Bunun
üzerine kral değirmenciyi huzuruna çağırır. İsteğini bu defa kendisi dile
getirir. Ne kadar para isterse de vereceğini eklemeyi ihmal etmez.
Değirmenci
ise kararından vazgeçmemeye kararlıdır. Sözleri ise bir o kadar katı.
Babasından miras kalan değirmenini asla satmayacağını, tıpkı babası gibi onu
kendi oğluna ve torunlarına miras bırakacağını söyler. Değirmencinin yanıtına
sinirlenen kral değirmenciye kendisinin kral olduğunu bir kez daha hatırlatır.
Yaşlı
değirmenci ise aynı kararlılıkla; Berlin’de adaletin ve hakimlerin olduğunu;
hiçbir gücün adaletten daha üstün olamayacağını söyler.
Sonuçta
ne mi olur?
Kazanan
yaşlı değirmenci ve adalettir.
Kralın
emrettiği saray, değirmenin hemen yanındaki alana yapılır. Aralarında geçen
tatsızlıkları unutan kral ile değirmenci bir süre sonra çok iyi komşu olurlar.
Her
sabah bahçeye gezintiye çıkan krala seslenen değirmenci ona yaptığı sıcak
ekmekten yollar. Ve kral ne der biliyor musunuz?
‘’Adalet
her sabah bana, sıcak bir ekmek kokusuyla geliyor.’’
İşte
Postam’daki saray ile hemen yanı başındaki tarihi değirmenin biraz da efsaneleşmiş
öyküsü böyle.
Ama
henüz bitmedi. Şimdi sıkı durun ve benimle 31Aralık 1917 yılına gelin.
Bu
kez Berlin‘de bir oteldeki yılbaşı kutlamasındayız.
Şu
işe bakın ki, diplomatik ilişkilerini geliştirmek isteyen Osmanlı heyeti de
orada.
Aralarında ise dikkat çekici genç bir subay var.
Değirmenin
öyküsünü anlatan subay, heyete beraberce Postam’a gidip öyküdeki değirmeni
görmeye davet eder.
Ne
ilginçtir ki havanın soğuk olmasından yakınan heyetten kimse bu davete
katılmaz.
Peki
genç subay ne yapar dersiniz?
Tek
başına Postdam’ın yolunu tutar. Sarayı ve adaletin adeta simgesi olan değirmeni
gezerken bir yandan da düşünür.
Son
bir soru sormama izin verin lütfen.
O
subay kim olabilir dersiniz?
Bizlere
dünyanın en özel ülkesini armağan ederken, adalet duygusunu kalbimize nakış
gibi işleyen Mustafa Kemal Atatürk.
Ne
mutlu bizlere ki, onun sevgisini yüreğimizde her daim taşıyan evlatlarıyız.
Sevgiyle
kalın.
Belgin
ERYAVUZ
24.04.2020
Kaynaklar:
https://blog.prontotour.com; Sn. Sunay Akın'ın değerli anlatıları; https://yaziatolyesi.com;
https://pinphotography.wordpress.com.
deneme
YanıtlaSilhttps://www.shiftdelete.net
YanıtlaSilhttps://www.lorentlabs.com
https://www.webtekno.com