‘’Bir
insan dinleyişi ile karşısındakini yeniden var eder.’’
Ne
kadar asil bir cümle öyle değil mi?
Sahibi
hepimizin makalelerini ve seminerlerini severek takip ettiğimiz bir iletişim
psikolojisi uzmanı Doğan Cüceloğlu.
Sadece
dinleyerek karşımızdakine bir şeyler katabileceğimizi öyle güzel anlatmış ki bu
tek cümlesi ile.
Bunu
başarmak için yaşamın içindeki gizli güzelliklerin farkına varmak gerekiyor elbette. Farkına vardıkça daha
yapıcı olduğumuzu gözlemleyeceğiz zaten. Sonrasında da gündelik hayatımıza,
ilişkilerimize ve hatta eleştirilerimize estetiği ve zarafeti davet etmenin bir
yolunu bulacağız.
Yaşamın
renklerini derinden hissedersek, etrafımızda bize göz kırpan gizli güzelliklerin
farkına varmak o kadar da zor değil.
Yeter
ki SEVGİnin ta KENDİSİ olarak bakalım karanlığa da, aydınlığa da; acıya da
mutluluğa da.
Ne
olacağı belli olmayan bir yarın için koştururken ya da sabırsız gergin
beklerken bile; gizli güzelliklerin farkındalığında, olabildiğince zarafet taşıyabilse
adımlarımız.
Muhteşem olmaz mı sizce de?
Önümüze
çıkan yol ayırımlarında başka seçenekleri keşiften korkmadan atalım bu
adımlarımızı. Engeller elbette olacak. Aşmak için çabalayalım.
Her
ne karar veriyorsak kendi adımıza özgür irademizin rotasından ayrılmayalım.
Kendi
yaşam planımızı kendimiz yaptıkça açılacak ufkumuz. Başkaları için yaşamaya
devam ettikçe tüm bunlardan uzaklaşıyor olduğumuzu artık biliyoruz çünkü.
Evet
bu kararla hayatımızda bir takım değişiklikler olacak. Evet bazı alışkanlıklar yıkılacak
domino taşları gibi. Evet bazı insanlar tarafından belki de hiç
anlaşılamayacağız.
Gelin
görün ki eğer o değişikliklerin bizi değiştirirken tecrübe hanemize neler kattığının
farkındaysak ne mutlu bizlere.
Aldığımız
her nefeste, bakışlarımızda, tebessümlerimizde, kucaklamalarımızda, paylaşımlarımızda,
konuşma ve dinlemelerimizde, kısacası her şeyde uyumlu ve zarafetli olmak en güzeli.
Hayatın
tam içine dalarken yüreğimiz radarımız olsun yeterli.
Tam
da burada Mevlana’nın güzel bir cümlesine kulak verelim mi?
‘’Öyle
dinle ki, ses ve söz önce bilgiye sonra hikmete dönüşsün. Koyun kaval dinler
gibi değil; ağaç topraktan, yaprak yağmurdan suyu çeker gibi dinle. Kulağın
kapağı yok, açman gerekmez; aklını aç, kalbini aç, insafını aç ki dinlemiş
olasın."
Karşımıza
çıkan insanları ve belki de olayları tanımanın en güzel yolu bu.
Neler
söylediğini, nasıl tepkiler verdiğini, neyi önemsediğini ya da önemsemediğini
anlarken, gizli yaralarını göreceğiz belki de. Bu ise bizi karşımızdaki her kim
olursa olsun, fiziksel görünümünün altında yatan gerçek ruhuyla buluşturacak.
Saygıyla
bakmak ve zarafetle dinlemek bu kadar kolay aslında.
Daha
ne duruyorsunuz?
Karşınızda
her kim varsa dinleyin. En azından bir kere de olsa deneyin. Ona ne kadar
değerli olduğunu hissettirin. Bunu yaparken siz de kalbinizle hissedin.
Bakalım
neler olacak?
Sevgiyle
kalın.
Belgin
ERYAVUZ
07.04.2020
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder