Bazı yaşam öyküleri var ki öğrendiğimizde tesadüflerin insan yaşamını nasıl kökten değiştirdiğini kanıtlıyor.
İşte
böylesi çarpıcı bir öykü var paylaşacağım.
Öyle
ki yaşadığı zorluklara direnmiş, pes etmemiş, cesaretle attığı adımlar sayesinde
yaşamına bambaşka bir yön vermiş bu kişi. Üstelik yaşadığı döneme nam salarken,
yıllara yenik düşüp unutulmamış ve ününü günümüze kadar taşımış.
Çağdaş
romanın babası olarak bilinen yazarımızı tanımaya hazırsanız sizleri İspanya
Madrid’e davet ediyorum.
Yıl
1547.
Yedi
kardeşin dördüncüsü olarak hayata gözlerini açar.
Babası
gezgin bir sağlıkçıdır.
Düzenli
bir eğitim görmez ancak kendisini yetiştirecek kadar akıllıdır.
Gelin
görün ki henüz 22 yaşındayken bir kavgaya karışır. Yaralama olayından hüküm giyer.
Cezası sağ bileğinin kesilmedir.
Kararı
öğrenir öğrenmez Roma’ya kaçar. Amacı hayatındaki kötü gidişattan kurtulmaktır
elbette. Ancak bu karar tüm yaşam akışını değiştirir. Bir süre sonra Papa'nın
çağrısına uyar. Venedik donanmasına katılır.
Sanki
hayatı başkaları tarafından yönlendirilmektedir.
Bu
donanma 1571 yılında Osmanlı donanmasına karşı İnebahtı deniz savaşına katılır.
Haliyle kahramanımız kendini savaşın içinde bulur.
Bu
arada Osmanlı donanmasında kararsızlıklar ve iç çekişmeler yaşanmaktadır. Hiçbir
deniz tecrübesi olmayan iki komutanın yönettiği deniz savaşı pek parlak geçmez.
Sadece Uluç Ali Reis komutasındaki donanmanın bir bölümü başarı kazanır.
Dolayısıyla bu savaş Osmanlılar için yenilgiyle sonuçlanır.
Uluç
Ali Reis, İstanbul'a döndüğünde Kaptan-ı Derya ilan edilir. Kılıç Ali Paşa ismini
alır.
Peki
Kılıç Ali Paşa aslında kimdir dersiniz?
İtalyan
bir ailenin son derec zeki bir oğlu kendisi. Henüz küçücük bir çocukken ailesi
tarafından Napoli’deki papaz okuluna gönderilmiş. Ancak yolda Müslüman
korsanlara esir düşmüş. Hayatı da böylece farklı bir yolda ilerlemiş. Osmanlı
topraklarında ünlü denizci Barbaros Hayreddin Paşa tarafından keşfedilmiş. İsmi
de onun tarafından konmuş. Aldığı eğitimlerle kendisini yetiştirmiş. Müslüman
olmuş. Ve kaderin cilvesine bakın ki yenilgiyle biten deniz savaşından sadece onun
ekibi başarı kazanarak çıkmış.
Gel
zaman git zaman; elde ettiği başarı ve unvan sonucu; yaklaşık 75-80 yaşlarında iken; kendisine
bir cami yaptırmak için kolları sıvar Kılıç Ali Paşa.
Dönemin
padişahı Sultan III. Murad’ın istediği üzerine; cami için Tophane rıhtımını
taş, toprak ve molozlarla doldurur. Savaşta esir alınanları da unutmaz. Aralarından
seçtiklerini amele olarak işe alır. Çünkü kendisinin de bir zamanlar esir hayatı
yaşadığını hiç unutmamıştır.
Peki
o esirlerin arasında kim vardır dersiniz? (devamı 2/2’de)
Sevgiyle
kalın.
Belgin
ERYAVUZ
05.04.2020
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder