Yere
ve şartlara göre çoğu zaman evet.
Özellikle
sağduyumuzu bir kenara bırakıp, ön yargı ile baktığımızda yanılma payımız artıyor.
Düşünsenize
iyi bir kıyafetin, pahalı bir arabanın bir anda bakışları değiştirdiği bir
zaman diliminde yaşıyoruz. Dolayısı ile dış görüntü yanıltıcı ışıltılar saçmaya
devam ediyor.
Hadi
gelin kafamızda sanal bir görüntü yaratalım.
Oldukça
sade giyimli bir kadınla, elinde pahalı telefonu, kolunda marka çantası ve son
derece gösterişli giysisi ile etrafına neşeli tebessümler saçan bir başka kadın;
aynı anda bir lokantaya adım atsınlar.
Hangisi
öncelikli olarak masasına yerleştirilir?
Ya
da hayli yıpranmış arabasından inen bir adamla, son model lüks arabasından kasılarak
inen diğer adamın; lüks otel önündeki karşılanması nasıl olur dersiniz?
Maalesef
maddiyatın yarattığı görüntü bir adım önde oluyor. Üstelik maddiyatın geçici olduğu
gerçeğini bilmek bile bu durumu düzeltmeye yetmiyor.
İşte
1950 yılına ait, yazıma konu olan fotoğraf da bunun güzel bir örneği.
Edirne
Tren Garı’nda çekilmiş.
Sahibi
Life dergisi fotoğrafçısı Jack Birns.
Bulgaristan
göçünün arkasındaki dramı ve ironiyi anlatıyor aslında.
Nasıl
mı?
Yaşadıkları
zor zamanların acısı bakışlarına vuran bu kadınların hepsi kürk manto giymiş.
Ne kadar düşündürücü bir fotoğraf değil mi?
Evlerini,
eşyalarını, doğup büyüdükleri toprakları ve hatta akrabalarını arkalarında
bırakarak göçe zorlanan kadınlar; tam o kaosun ortasında sırtlarında kürkleri
ile trene biniyor. Sanki yaşamları eskisinden de iyiymiş gibi. Sanki hiçbir dertleri
yokmuş da, keyfi bir yolculuğa çıkıyorlarmış gibi.
İşte
gerçeğin tamamen farklı olduğu bir yanılsama.
O
ana değin kürk manto giymeyi akıllarından dahi geçirmeyen bu kadınlar, sadece vardıkları
yeni topraklarda en azından kısa bir sürede olsa yaşayabilmek için bu yola
başvurmuş. Ve sırtlarına birer kürk manto takarak o bilinmez yolculuğa adım
atmış.
Hiçbir
eşyalarını yanlarına alamayan nice insandan söz ediyoruz.
Düşünsenize
ne kadar zor bir durum.
Evinizi,
eşyalarınızı, toprağınızı ve hatta akrabalarınızı ardınızda bırakıyorsunuz.
Minicik
bir hatırayı dahi yanınıza alma şansınız yok.
Sadece
giysilerinizle gidebilirsiniz.
Acımasızlık
içindeki çaresiz boyun eğişin simgesi olmuş belki de bu fotoğraf o yıllarda.
Bir
bilinmez yoldaki ilk adımda sırtı süsleyen bir kürk manto insana neler
hissettirir ancak yaşayan bilir. Soğuk terler döktükleri o tren garında kürk
mantonun sıcaklığını hissettiklerini hiç düşünmüyorum. Aksine ruhları daha da
üşümüştür. Öyle değil mi?
Gönül
gözü ile bakmasını bilenlerin sayısının çoğaldığı, zorlukların insanları farklı
şekillerde sınamadığı, görüntünün sadece bir yanılsama olduğunun bilincinde; sevgisi
ve merhameti bol bir dünya dileğimle.
Sevgiyle
kalın.
Belgin
ERYAVUZ
01.05.2020
Kaynaklar:
https://www.edirneninsesi.com.tr; https://www.dunyabulteni.net; https://www.tarihteninciler.com.
Paylaşımlarınızı çok sevdim, hepsi düşündürücü.
YanıtlaSilKürk Mantolu Madonna'lar... Bizim tarihimizde bu mübadeleler, göçler çok. Özellikle insanlar beklemedikleri bir anda göçe zorlanınca, sadece elbiselerini almak durumunda kalınca, bir de fotoğrafları alıyorlar, ceplerine giysilerine sığdırabildikleri kadarını..