25 Mayıs 2022 Çarşamba

SAYILARLA DANS EDEN KADIN (1/2)

Eski zamanlarda bilgiye erişim şimdiki gibi kolay değildi.

Kısıtlı kaynaklar arasında yeni keşiflerde bulunmak, zor problemleri çözüp geleceğin yolunu aydınlatmak için daha çok çalışmak ve mücadele etmek gerekiyordu.

Oysa günümüzde aklımızı kurcalayan her sorunun yanıtı bize sadece bir tık uzaklıkta.

Elimizin altında müthiş bir bilgi hazinesi var.

Üstelik hepsine sadece birkaç tuşa basarak erişebiliyoruz.

Ne kadar muhteşem bir zenginlik.

Belki de bu yüzden; bana göre bilgisayar kullanmak; tıpkı içinde sayısız, kıymetli kitabı barındıran kocaman bir kütüphanenin kapısını aralayıp, içeriye dalmak gibi.

Ondan sonrası elimize aldığımız kitabın sayfalarıyla bizim aramızda.

Muazzam bir keyif…

Elbette bugünlere kolay gelinmedi. Pek çok zeki ve çalışkan bilim insanı bu uğurda adeta ömürlerini feda etti.

Ben de şimdi sizleri onlardan bir tanesi ile tanıştırmak istiyorum.

Karşınızda dünyanın İLK bilgisayar programcısı.

Üstelik bir kadın.

Dünyanın tanıdığı ismiyle Ada Lovelace.

Asıl ismi ise Augusta Ada Byron.

Ünlü İngiliz şair Lord Byron’ın kızı.

Sıra dışı bir karakteri var.

Aynı zamanda eşi benzeri görülmemiş bir vizyoner.

Zor ve hastalıklı bir çocukluk dönemi geçirmiş. İradesinin terbiye edilmesi için, annesi tarafından yerde uzun süre hareketsiz bir şekilde yatmaya bile zorlanması bunlardan sadece bir tanesi.

Annesinin hezeyanları bir yana, çok erken kaybettiği babasına duyduğu özlem öte yana. Belki de hayatının çalkantılar içinde geçmesinde hepsinin izleri var.

Sayılara sevdalı.

Matematiğe gönül vermiş.

Bununla beraber şiiri çok seviyor.

Dansa ise tutku derecesinde bağlı.

Bu nedenle ona ‘Sayılarla dans eden kadın’ dememiz yanlış olmaz.

1815 yılının soğuk bir kış günü doğan Ada, henüz 8 yaşındayken babasını kaybeder. Matematik düşkünü annesinin gözetiminde, daha çok anneannesi tarafından büyütülür. Çocukluğundan itibaren matematiğe büyük ilgi duyar.  

Hastalıklarla dolu zorlu çocukluğunda, geçirdiği kızamık sonrası bir de felç olur Ada. Bir yıl yatağa, sonrasında bir süre koltuk değneklerine muhtaç kalır.

Ancak hastalıkları onu yıldırmaz. Matematik tutkusunu ve teknolojik yeteneklerini eline geçen her fırsatta geliştirir.

12 yaşındayken uçmak istediğine karar verir. Hayaline ulaşmak için kanat yapımına girişir. En doğru kanadı oluşturmak için kuşların anatomisini inceler. Hafif materyaller araştırır.

Her bir sorun önüne keşfedilmeyi bekleyen yepyeni kapılar açar.

Uçuş yolunu kısaltmak için pusulayı düşünmesi; hatta buharı uçma sanatıyla bütünlemesi gibi.

Ada Lovelace, aristokrat bir aileden geldiği için bir anlamda şanslıdır. Çünkü o yıllarda kadınlara eğitim alanındaki neredeyse tüm kapılar kapalıdır. Ancak Ada özel olarak ünlü araştırmacı ve bilim insanları tarafından matematik ve bilim alanlarında eğitilir. Böylece yetenekleri ortaya çıkar. Özellikle 17 yaşından sonra matematik alanında hızlı bir gelişme gösterir.

Hayatını değiştiren kişi ise Cambridge Üniversitesi’nin en büyük matematik profesörlerinden biri olan Charles Babbage olur. Kısa sürede onun çalışmalarının en büyük hayranı ve takipçisi konumuna gelir.

Beraberce matematik ve mantık alanında pek çok çalışmaya imza atarlar.

Aklı, zekası, yeteneği, analizci yapısı ve bilime şiirsel yaklaşımı sayesinde çok genç yaşta tanınmaya başlar. Girdiği bilim çevrelerinde matematikçilerle, bilim insanları ile olan iş ilişkileri, onları koşulsuz desteği ve ayrıntılı notları ile pek çok ilke basamak yaratır.

Çünkü Ada’nın araştırmaları, bilimsel makale, çeviri ve notları kendine özgü farklı bakış açılarını, yorumlarını ve hayal gücünü temsil eden çok değerli argümanlar içerir. Bu sayede pek çok bilim insanının yolu yeni buluşlarla açılır. (devamı 2/2’de)

Sevgiyle kalın.

Belgin ERYAVUZ

15.04.2022

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...