Bunlardan bir tanesi de, 1830 yılında bugünkü bilgisayarın atası kabul edilen ‘Analitik Motorun’ İngiliz mucit ve matematikçi Charles Babbage tarafından tasarlanması olur.
Önce basit bir hesaplama
makinesi olan ‘Fark Makinesini’ bulan Babbage, bunu biraz daha geliştirir. Böylece
ortaya daha geniş kapsamlı bir tasarım modeli çıkar ki bu sayede; bugünkü
mekanik bilgisayarın ilk adımları atılır.
Neredeyse matematiksel
analize benzer bir yapıda olan bu güçlü buluş, Ada’yı adeta büyüler.
Yapım aşamasından
itibaren makineyi incelemeye alır. Üzerinde düşünürken kapsamına daha neler
eklenebileceğini hayal eder.
O sıralarda makinenin
üstünlüğünü anlatan bir Fransız makalesi yayınlanır.
Ada bu makaleyi İngilizce’ye çevirirken kendi bilgi birikiminden pek çok yorum katar. Hatta ‘Sayılar dışında daha soyut kavramlar üzerinde işlem yapmak için kullanılabileceği’ tahminini eklemeyi ihmal etmez. Özellikle analitik motorun düzgün çalışması için kurulmuş, ünlü Bernoulli sayı dizisini hesaplamak için makineyi programlayacak olan veri girişini de önerir.
Ada Lovelace tarafından
oluşturulan algoritma sayesinde Babbage’nin tasarımı yepyeni bir kimlik kazanır.
Böylece müziği, resimleri ve yazıları dijital ortama aktarma potansiyeline
sahip olduğu düşünülen ilk bilgisayar modeli ortaya çıkar.
İşte Ada’ya ait olan ve bilgisayar tarihinin başlangıcını oluşturan bu algoritma ve notlar; onun dünyanın İLK bilgisayar programcısı olarak anılmasına vesile olurken; kullandığı yöntem de İLK bilgisayar programı olarak kabul edilir.
Şiiri ve bilimi
birleştirmek üzerine temel varsayımları sorgulayan bu zeki kadın; diğer yandan matematiksel
ve bilimsel kavramların etkili bir şekilde uygulanmasında, hayal etmenin ve
sezginin önemli olduğunu tüm hayatı boyunca savunur.
Metafiziğe ayrıca değer
verir. Hatta onu görünmeyen dünyayı keşfetmek için bir araç olarak kabul eder.
Sonuçta beynin nasıl
düşünce ürettiğinin ve sinirlere duyguların nasıl aktarıldığının matematiksel
bir modelini yaratmayı bile hedefler.
Ada Lovelace’ın bilimsel
yanı hayatı boyunca hep ağır basarken; diğer taraftan dans etmeyi hiç ihmal
etmez.
1835 yılında 8. Baron
William ile evlenerek Barones unvanını alır.
Bu evlilikten üç çocuğu
olur.
Artık bir annedir.
Yine de bilimden,
sayılardan, anatilik düşünmekten hiç uzak kalmaz.
Bu arada zaman zaman
ismi skandallara karışır.
Çalkantılı hayatı,
ömrünün son günlerinde yakalandığı amansız hastalığı derken; 1852 yılında
hayata gözlerini yumar.
Son isteği üzerine şair
babasının yanına gömülür.
Otuz yedi yıllık kısacık ömrüne muhteşem şeyler sıkıştıran, muhteşem bir kadını tanıdık beraberce.
O dönemlerde yaşamış
olmasına rağmen yine de şanslıdır. Çünkü çalışmaları, döneminde kabul gören
nadir kişilerden birisi olur kendisi. Hatta İngiliz kimya ve fizik bilgini Michael
Faraday, Ada’nın yazılarının en büyük hayranı olarak bilinir.
Bu zeki kadının anısını
yaşatmak üzere; her yıl Ekim ayının
ikinci Salı günü ‘’Ada Lovelace Günü - Ada Lovelace Day” olarak anılır. Ve çeşitli etkinliklerle
kutlanır. Bu vesile ile bilim, teknoloji, mühendislik ve matematik alanlarında
çalışan kadın profillerinin desteklenmesi hedeflenir.
Bu yazının gerek
araştırmasında gerekse yazımında tuşlara her bastığımda; Ada Lovelace’a
duyduğum saygı ve hayranlık arttı. Çünkü biliyorum ki zorlu hayat yolculuğumuz,
dünya üzerinde zekası ile iz bırakan böylesi kıymetli insanlar sayesinde daha
kolay ve katlanabilir hale geliyor.
Onlar iyi ki varlar…
Sevgiyle kalın.
Belgin ERYAVUZ
15.04.2022
Not: Bu özel kadını
tanımama vesile olan, hayatımın en değerli varlığına sonsuz teşekkürlerimle…
Kaynaklar: https://tr.wikipedia.org; https://listelist.com; https://evrimagaci.org.
Muhteşem bir kadınmış..tşk .canım
YanıtlaSilGerçekten de öyle... ben teşekkür ederim))
Sil