Aslanlı Yolun bu muhteşem zengin içeriğini içimize sindirdikten sonra beraberce Tören Alanına ulaşıyoruz.
Bu
alanın boyutları 129 metreye 84,25 metre olarak önümüzde uzanır. Zemini özel
olarak tasarlanan 373 kilim ve halı deseni ile muhteşem bir görsel güzellik
sunar.
Tören
alanı, TBMM ve Ankara Kalesi'nin kesiştiği noktada öyle ustalıkla yerleştirilir
ki; TBMM yapısının mozoleye uzaklığı 1920 metredir. Böylece TBMM'nin kuruluş
tarihi olan 1920'ye dikkat çekilir.
Bayrak Direği ve Kaidesi, 28 basamaklı tören alanına giriş merdivenlerinin ortasında yükselir. Tek parça olarak tam 33.54 metre yükseklikte olup, 4 metresi kaidenin altında yer alır. Kaidesinde meşale, kılıç, miğfer, meşe ve zeytin dalları kabartma olarak resmedilir.
Atatürk
ve Türk Devrimi Kütüphanesi, Atamız, devrimleri ve milli mücadele konulu Türkçe
ve yabancı pek çok kitabı bünyesinde saklamak amacıyla yapılır.
İsmet İnönü’nün Lahdi, 25 Aralık 1973 yılında aramızdan ayrılan Türkiye Cumhuriyet’inin İkinci Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’ye ait olarak tasarlanarak inşa edilir. Böylece Atamızın can yoldaşı ile yolları hiç ayrılmamış olur.
Anıtkabir
Atatürk Müzesi’ne geldi sıra.
Misak-ı
Milli ve İnkılâp kulelerinin arasında yer alan müzede; Atamızın kullandığı
eşyalar, madalyaları, nişanları, kıyafetleri ve kendisine sunulan hediyeler sergilenir.
Ayrıca manevi evlatlarından Afet İnan, Rukiye Erkin ve Sabiha Gökçen’in müzeye
bağışladıkları Atatürk’e ait kişisel eşyalar da bulunur.
Sanat Galerisi’ne adımımızı attığımızda ise içimiz bir başka duygulanır. Cumhuriyet Kulesi ile Müdafaa-i Hukuk Kulesi’nin arasında bulunan galeri; Atatürk’ün özel kitaplığını sergilemek amacıyla düşünülür. Ayrıca sinevizyon bölümünün de bulunduğu galerinin duvarları, Atatürk’ü ziyarete gelen yabancı devlet adamlarının tasvir edildiği yağlı boya tablolarla süslüdür.
Şimdi sırada Anıtkabir’in en özel bölümü olan ve her dem içimizi titreten Mozole bölümü var.
Mozoleye
42 basamaklı merdivenle çıkılır.
Ortasında
mermerden bir hitabet kürsüsü yer alır. Sol yanı Atatürk’ün Türk gençliğine
hitabı, sağ yanı 10. Yıl Nutku ile bezeli kürsünün; tören meydanı cephesinde ise
dairesel geometrik motifler ve Atatürk’ün ''Hakimiyet kayıtsız şartsız
milletindir'' sözü bulunur. Metinlerin hepsi taş kabartma üzerine altın
yaldızlarla işlenir.
Bronz kapılardan girilen Şeref Holü’ndeyiz şimdi.
Zemini
Hatay ve Adana’dan, yan duvarları Bilecik ve Afyon’dan getirilen siyah, yeşil,
kırmızı ve kaplan postu mermer ile kaplıdır. Yan duvarlarında ise 12 adet bronz
meşale yer alır.
Şeref
Holünün sağ tarafında Atatürk’ün 29 Ekim 1938 tarihli Türk ordusuna son mesajı,
sol tarafında ise İsmet İnönü’nün Atatürk’ün vefatı üzerine 21 Kasım 1938
tarihli Türk milletine taziye mesajını okuyabiliriz.
Girişin
karşısında, büyük pencerenin bulunduğu nişte; yaklaşık 40 ton ağırlığındaki tek
parça kırmızı mermerden Atamızın sembolik lahidi yer alır. Lahit taşının yer
aldığı bölüm beyaz Afyon mermeriyle kaplıdır.
Artık son noktada Mezar Odası’ndayız. Hislerin tavan yaptığı yine adeta nefeslerin tutulduğu bu yerde; Atamızın naaşı, doğrudan toprağa kazılmış bir mezarda saklıdır.
Sembolik
lahit taşının tam altına denk gelen mezar odasının tasarımı son derece özel ve
Atamıza layık şekilde düşünülür.
Sekizgen
planlı mezar odasında Selçuklu ve Osmanlı mimari stilinden izler yer alır.
Zemini
ve duvarları siyah, kırmızı ve beyaz mermerlerle kaplıdır.
Mezar
odasının tam ortasında kıble yönünde kırmızı mermerden ibaret sanduka bulunur.
Mermer sandukanın etrafını Anadolumuzun güzel şehirlerimizden ve Kuzey Kıbrıs
Türk Cumhuriyeti’nden gönderilen toprakların konulduğu pirinç vazolar süsler.
Anıtkabir
yapılırken mimarisinden inşaatına kadar her adımında her bir detay son derece
ince ve mükemmel olarak hesaplanır.
Özellikle her bir yapı taşının mimari özelliğine bakıldığında; sayıların nasıl büyük ustalıkla kullanıldığı ve dikkate alındığı insanı şaşırtırken gururlandırır. Çünkü her bir yükseklik, her bir sayı bize tarihin ve Atamızın bir başka özelliğini vurgular.
O
nedenle Anıtkabir’i sadece gezmek değil; detaylarında kaybolurcasına adım adım
içimize sindirmek gerek diye düşünüyorum.
Çünkü
mimarisinden yapımına kadar, her bir aşamasına yüreklerini katarak emek
verenler muhteşem bir iş başarmışlar. Ve Rasattepe’ye hiç batmayacak olan o güneşi
yerleştirmişler.
Önlerinde
saygıyla eğiliyorum.
Atamız
nurlarda uyusun. Kalbimiz sonsuza dek onunla.
Sevgiyle
kalın.
Belgin
ERYAVUZ
19.11.2023
Kaynaklar:
https://www.neredekal.com; https://www.bbc.com; https://www.milliyet.com.tr.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder