"Kaderini sev, belki seninki en iyisidir.’’ der; fikirleri ve üslubu ile yerleşik düşünce kalıplarını kıran; Alman filozof Friedrich Wilhelm Nietzsche.
Gerçekten
de haklılık payı var.
Bizler
insan olarak ne kadar çalışıp çabalasak, hayal kurup inatla üzerine gitsek de
bir nokta var ki o noktadan sonrasını değiştiremiyoruz.
İsmine
kader ya da yazgı diyoruz.
Önceden
ve değişmeyecek bir biçimde belirlenmiş olduğuna inanıyoruz.
O
an ki kabul edişler ya da isyanla reddedişler sonunda verilen kararlar; aslında
sadece kendimizi değil, başka insanları da bir şekilde etkiliyor. İşte çoğu
zaman bunu unutuyoruz.
Tıpkı bir kelebeğin narin kanatlarını çırparken, kilometrelerce uzakta bir yerlerde fırtına yaratabilecek bir etkiye sahip olması gibi.
Kısacası
yaşarken yalnız değil hep beraberiz.
Düşüncelerimizle,
kararlarımız ve eylemlerimizle birbirimizi etkileyip duruyoruz.
İşte
bunu hatırlamamıza vesile olan özel bir anektod var şimdi sizinle paylaşacağım.
Sadece
bir kişiyi değil kocaman bir ulusu etkilemiş çünkü.
Tarih
sayfaları 1910 yılını gösterirken, Fransa’nın başkenti Paris’te; dünya ülke
yetkililerinin katıldığı heyecanlı bekleyişe gelmeden; bir yıl öncesine gidelim.
1909
yılında İstanbul’da uçak ve balonlarla ilgili ilginç bir gösteri yapılır. Bu gösteriden
hayli etkilenen dönemin Harbiye Nazırı Mahmut Şevket Paşa; modern silahlarla
ilgili gelişmeleri yakından izlemek adına Paris ve Berlin’de askeri ateşelikler
açar.
Enver
Paşa Berlin Ateşiliğine, Binbaşı Fethi
Okyar ise Paris Ateşeliğine gönderilir. Görevleri havacılıkla ilgili iş
birliğini geliştirmek olacaktır.
Bu
gelişmeden tam bir yıl sonra, neredeyse tüm Avrupa ülkeleri askeri manevra ve
tatbikat yapma işlerine ağırlık verir.
İşte
12-18 Eylül 1910 yılında, Fransa’nın kuzey bölgesinde yer alan Picardie
manevraları da bunlardan biri olur.
Tatbikatın başkomutanı; Birinci Dünya Savaşı'nda İngiliz ve Fransız ordularına başkomutanlık yapan; Mareşal Ferdinand Foch’dur. Kaynaklar aslında bu tatbikatın amacının, Almanya'nın Berlin tatbikatlarına bir yanıt olduğunu belirtir.
Yeniden
o anlara dönersek, Fransızlar oldukça heyecanlıdır.
Hızlı
taşıma ve keşif anlamında çok faydalı olacağına inandıkları uçaklarını tanıtmak
için; dünya genelindeki ulusların katılımcılarını ülkelerine davet ederler.
O
dönem için böyle bir buluş herkesi merak ve şaşkınlığa sevk ederken; dönemin
Osmanlı hükümetine de davet haberi gelir.
Osmanlı
yetkilileri, yeniliklere ve buluşlara meraklı olan Ali Rıza Paşa'nın gönderilmesine
karar verir.
Dönemin Harbiye Nazırı, namıdiğer Düztaban Ali Rıza Paşa hemen saraya çağrılır.
Fransızların
uçağından bahsedilir ve Osmanlı hükümetini temsilen; yanına bir kişiyi daha
alarak; Paris’teki askeri ateşe Fethi Okyar’ın yanına gitmesi buyurulur.
Ali
Rıza Paşa, biraz düşünür.
Derken
aklına gelen Kolağası genç delikanlı ile yola çıkar.
Paris'e
gider gitmez bir otele yerleşirler. (devamı
2/2’de)
Sevgiyle
kalın.
Belgin
ERYAVUZ
22.03.2024
Merhabalar.
YanıtlaSilBu bölümü merakla okudum ve hemen ikinci bölüme geçiyorum. Kaleminize ve emeğinize sağlıklar dilerim.
Selam ve saygılarımla.