Çoğunlukla şizofreni ve manik-depresif psikoz tanısı konularak hastaneye yatırılan denekler; tamamen normal davrandıkları, uyum gösterdikleri halde hekimleri ikna edemezler. Sonuçta bir denek tam 52 gün hastanede tutulurken, diğerleri yaklaşık 19 gün sonra taburcu olur.
Gelin
görün ki olay bu şekliyle kalmaz. Çünkü hiçbir klinik hastaların tamamen
iyileştiğine inanmaz. Bu nedenle de her birine ‘gerileme dönemi şizofreni’ tanısı
konarak çıkışları yapılır.
Deney
sahibi Rosenhan, böylesi bir tanının, akıl hastalıklarının iyileştirilebilir
olarak kabul edilmediğini gösterdiğini söyler. Yani bir şekilde hastaneye
başvuranlar, ömürleri boyunca bu etiketi taşımak durumunda kalacaklardır.
Tüm bu deney günleri boyunca, ilginç olan bir başka durum daha vardır.
8
deneğin gittikleri kliniklerde irtibatta bulunduğu toplam 118 akıl hastasından
tam 35 tanesi; bu kişilerin gerçekte hasta olmadığını anlar. Hatta onların sahtekarlık
yaptığını, kliniği denetlemeye gelen gizli görevliler olduğunu bile söylerler.
Oysaki eğitimli uzman doktorların hiçbiri en küçük bir tereddüt dahi yaşamadan
teşhis koymuştur.
Toplamda
8 yıl süren deney sonuçları ve Rosenhan’ın açıklamaları psikiyatr alanında
büyük bir kaos yaratır.
Akabinde
araştırma sonuçları, dünyanın önemli bilim dergilerinden biri olan Science
dergisinde 19 Ocak 1973 yılında yayınlanır.
Makale
‘Delilerin Arasında Akıllı Olmak’ başlığını taşır.
Makale
sayesinde psikoloji dünyasının o zamana kadar ki yöntemleri açıkça gözler önüne
serilirken; o ana değin kullanılmayan sosyoloji ve etik kavramları da konuya
eklenmiş olur.
Bu
sayede kendi içinde kapalı olan bu alan, uzman hekimleri yeniden düşünmeye ve
araştırmaya, fikirlerini açıkça ve cesurca tartışmaya yöneltir. (devamı 3/3’te)
Sevgiyle
kalın.
Belgin
ERYAVUZ
05.04.2023
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder