5 Şubat 2025 Çarşamba

ZAMANSIZ YAŞAYANLAR (2/2)

Araştırmacılardan Kopenhag Üniversitesi biyoloğu Melissa Ilardo’nun, Endonezya'nın Jaya Bakti bölgesinde yaptığı incelemeler sonucunda olağanüstü sonuçlar ortaya çıkar.

Tamamlanan inceleme sonunda yapılan bilimsel açıklamalar; Bajau halkının bedensel değişimini net olarak açıklar.

Her gün sekiz saat boyunca tekrar tekrar daldıkları için zamanlarının yarıdan fazlasını suyun altında geçirirken; her dalışta 30 saniye ile 5-13 dakika arasında derinde kalırlar.

Derinlik 70 metrenin üzerinde olunca bedenlerinde kalıcı değişimler başlar.

Dalış sırasında kalp atış hızları yavaşlar.

Kan damarları büzülür.

Bu arada oksijenli kırmızı kan hücrelerinin rezervuarı olan dalak kasılır. Böylece tıpkı biyolojik bir tüplü dalış tankı gibi ekstra oksijen takviyesi alırlar.

Bu ilginç açıklamalar, bilim insanlarını daha derin araştırmaya yönlendirir.

Sonuçta dalış yapan kabile üyelerinin dalakları incelenmeye başlar.

Elde ettikleri sonuçlarda dalışla ilgisi olmayan komşu köy halkına kıyasla dalaklarının yüzde 50 daha büyük olduğu gözlenir. Kana daha fazla oksijen sağlama görevini üstlenen dalağın bu denli büyümesi sayesinde; günün en az 5 saatinin nasıl su altında rahatlıkla geçirdikleri açıklanmış olur.

Bununla yetinmeyen bilim insanları bir başka adım olarak, Bajau halkının genetik haritasını çıkarmaya yoğunlaşır.

Berkeley Kaliforniya Üniversitesi'nden Profesör Rasmus Nielsen, yapılan testler sonunda, PDE10A geninin, Bajau'ların dalak boyutuyla ilişkili olduğu tespit eder.

Bugünler de maalesef doğanın fütursuzca tüketilip denizlerin kirletilmesinden onlar da nasiplerini almış durumda. Atık plastikle dolu deniz nedeniyle onların yaşamı da tehdit altında.

Geleceğimiz için, dünyanın ve doğanın hak ettiği değeri yeniden kazanması için; yüreği sevgi dolu, duyarlı insanların çoğalması umudumla.

Sevgiyle kalın.

Belgin ERYAVUZ

20.08.2024

Not: Beni bu özel insanların hayatı ile tanıştıran Bilim Kulübü’nden Sn. Mustafa Deveci’ye teşekkür ederim.

Kaynaklar: https://tr.wikipedia.org; https://www.cumhuriyet.com.tr; https://www.sozcu.com.tr.

ZAMANSIZ YAŞAYANLAR (1/2)

Denize, denizin rengine, kokusuna aşık birisi olarak yaşamlarını masmavi sularda geçiren göçebe kabilenin hayatını okumak beni oldukça etkiledi.

Onlar ‘Zamansız Yaşayanlar’, çünkü onlar için zaman kavramının hiçbir önemi yok.

Çoğu kaç yaşında olduğunu bilmiyor.

Okuryazar değiller.

Kendileri dışında dünyada olan olayları pek umursamıyorlar.

Kabile üyelerinin tek amacı içinde bulundukları o anı en güzel haliyle yaşamak.

Peki başarıyorlar mı dersiniz?

Evet hem de ilkel yaşam şartlarına inat hepsi çok mutlu.

İşte karşınızda Bajau Kabilesi.

Güneydoğu Asya'da, çoğunlukla Filipinler'de yaşayan yerli etnik bir grup kendileri. Aralarında yaşanan bir takım anlaşmazlıklar yüzünden Endonezya ve Malezya'ya göç eden üyeleri de var.

Yapılan araştırmalar toplam sayılarının yaklaşık bir milyon kadar olduğunu gösterir.

Bajau kabilesi tam bir deniz göçebesi.

Araştırmalara göre binlerce yıldır var olduğu tahmin ediliyor.

Her biri inanılmaz kabiliyetlere sahip.

Suyla adeta arkadaş olmuş gibiler.

Neredeyse hayatlarının tamamı denizin içinde ve etrafında geçer.

Kabile üyeleri denizin üzerine kurdukları yüzen evlerde yaşar.

Bir yerlere giderken sandal kullanır, yine sandallarda alış veriş yaparlar. Böylece Güneydoğu Asya denizlerini dolaşırlar.

Denizde zıpkınla balık avlar, kabuklu deniz ürünleri ve süs eşyası yapmak için kullandıkları siyah mercanları toplar; böylece hem geçinir hem de beslenirler.

Bu nedenle sürekli okyanusun tabanına inerler.

Neredeyse gün içindeki çalışma sürelerinin yarıdan fazlasını denizin altında geçirirler.

En önemli özellikleri; dalış yapan insanlardan farklı olarak, nefeslerini tutarak 70 metre derinliğe kadar dalıp su altında birkaç dakika kalmaları.

Dalış alanındaki bu yetenekleri bilim insanlarını şaşırtırken; yanlarına sadece bir çift tahta gözlük ve mızrak alarak deniz dibinde avlanmaları şaşkınlığı katlıyor.

Normal bir insana göre daha fazla suyun altında kalma yeteneklerini araştıran bilim insanları; sebebini tam olarak açıklayamasa da bu özel becerinin genetik bir mutasyon sayesinde oluştuğunda hemfikir.

Yani kabile üyelerinin suyla olan bu derin arkadaşlığı; DNA dizilimlerinde meydana gelen kalıcı değişim nedeniyle oluşan mutant genle mümkün.

Buna ek olarak her biri suyun altında ayakta durma becerisine sahip.

Dolayısıyla kabilenin bebekleri yürümeden yüzmeyi öğreniyor ve bu özellikler kendilerinden çocuklarına geçiyor.

Onlarla yapılan röportajlarda; kabile üyeleri suyun altında evlerinde gibi rahat hissettiklerini söylüyor. (devamı 2/2’de)

Sevgiyle kalın.

Belgin ERYAVUZ

15.08.2024

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...