Bir insan koşulsuz
sevebilir mi? Ya da ünlü Japon yazar Masumi Toyotome’nin sözleriyle HER ŞEYE
RAĞMEN sevebilir, sevgisini devam ettirebilir mi?
Ben koşulsuz sevginin
HAYATA karşı gösterilmesinden yanayım. Her ne yaşanmış olursa olsun, her şeye rağmen ve her şeye inat
hayatı, yaşamayı sevmek KOŞULSUZ sevmek gerek. Tebessümle sımsıkı sarılmak
gerek.
Tartışmasız, tüm
annelerin yavrularına beslediği sevgi koşulsuz ve her daim sımsıcaktır. Ama iş
ikili ilişkilere ve oradaki sevgiye gelince; koşulsuz olmanın biraz zor olduğu
görülüyor. Etrafımızdaki örneklerden ve belki de yaşadıklarımızdan.
Tıpkı İlhan Berk’in
dediği gibi; ‘’kimseyi kırmayayım diyorum, bir de bakıyorum kendim paramparçayım.’’
Dünyadaki en güzel duygulardan
birisi olan sevginin bir de gelin bu yönünü irdeleyelim. Çeşitlerine bakalım,
bunları yaparken kendimizle yüzleşme cesareti gösterelim. Bir anlamda içimize
ve duygularımıza ayna tutalım. Belki yaptığımız hataları görüp, değiştirecek cesareti
yakalarız, ne dersiniz?
İşe ünlü Japon yazarın
sevgi tanımlamasıyla başlamakta fayda var. ‘Three Kinds of Love’ isimli
kitabında sevgiyi üçe ayırmış yazar.
*EĞER türü SEVGİ,
*ÇÜNKÜ türü SEVGİ,
*RAĞMEN türü SEVGİ.
EĞER türü sevgi hayatta
en çok rastlanan tür. Belli bir şarta bağlı olup, karşılık bekliyor. Bu durum
biraz bencilce elbette. Sevgide karşılık beklenmemesi gerektiğini hepimiz
biliyoruz, öyle değil mi? Ama uygulama safhasında ne kadar gerçekçiyiz, orası tartışılır.
Çünkü günümüz karşılıklı ilişkilerinde hep bir menfaat ve beklenti var. Sonuç
ise ortada. Aşkla başlayan ama kısacık süren ilişkiler… Üstelik bir koşula, beklentiye bağlı olduğu için; zaman
içinde giderek artan bir yük haline gelmesi de kaçınılmaz. Hangimiz sevginin söz konusu olduğu bir yerde
böylesi ağır yüklerle yaşamayı isteriz ki?
ÇÜNKÜ türü sevgide kişi
sahip oldukları ya da yaptıkları için seviliyor. Bu durum elbette hoşa gidiyor
çünkü hepimiz olduğumuz gibi sevilmeyi tercih ediyoruz. EĞER türü sevgi gibi
herhangi bir yük getirmediği için de güzel gibi duruyor. Ama sadece görünüşte.
Sevilme nedenleri ortadan kalktığında ya da daha üstün özelliklere sahip
birileri çıktığında bu sevgiyi kaybetme korkusu söz konusudur. Bu korkular,
endişeler, acaba'lar, sevgiyi zedelemeye başladığında, güven duygusu da giderek
kaybolur. Sonsuz sevgi kazanma hırsı insanı adeta yer bitirir. Bu nedenle de
gerçek ve sağlam bir sevgi türü değildir. Temelde EĞER türü sevgiden pek de
farklı olmadığı ortadadır.
RAĞMEN türü sevgi ise en
güzel ve özel olanı. Tercih edileni. Kim böylesine içten sevilmeyi istemez ki?
Çünkü bir takım eksikler olduğu halde sevgi vardır, sımsıcaktır. Ve aslında
hepimizin özlediği, aradığı sevgi türüdür. Bir anlamda koşulsuz sevgidir.
Şimdi de gelin sevginin
bu en güzel ve yalın halini daha yakından incelemeye alalım.
Ama önce şu soruyu
sormamız gerekiyor;
‘Koşulsuz sevgi,
sevdiğiniz insan ne yaparsa yapsın onun yaptıklarına karışmadan, müdahale
etmeden sevmeye devam etmek midir? ‘
Cevabı hiç de kolay
değil. Hatta bu konuda psikologlar bile ikiye ayrılıyor. Koşulsuz sevgi
taraftarı psikologlar, bu soruya ‘evet’ diye
yanıt veriyor. Ve davranışı kötü dahi olsa potansiyelini, özünü sevmek
gerektiğini öne sürüyor. Ancak böylesi durumlarda her an yanlış anlaşılmalar
olabilir. İşte bunu göze alabilmek, bu cesareti göstermek gerek.
‘Koşulsuz sevgi, o
kişinin temel potansiyeline yönelik sevgidir.’ diyor uzmanlar. Kişiyi olabileceğinin
en iyisi olması için destekleyen, yüreklendiren, onu bu öze sahip çıktıkça
ONURLANDIRAN bir sevgi. Bu anlamda koşulsuz sevgi, kişiyi şu andaki davranışların
ötesinde , onun potansiyeline ve özüne dönük olarak sevmek demek.
Pekiyi bu kolay mı?
Gerçekten zor ve zorlayıcı. Bu anlamda, koşulsuz sevgiyi eşler, ana baba çocuk,
iki arkadaş, iki sevgili, öğretmen öğrenci arasında aramak, mutlaka olmalı diye
baştan şart koşmak; yanlış düşünmemize sebep olabilir. Çünkü asıl olan davranışın
ötesine geçerek kişinin özünü sevmek, sevebilmek. Pekiyi nasıl? Sabırla,
özveriyle, anlayışla adım adım öğrenerek, keşfederek adeta bir nakış dokur gibi
ihtimam göstererek. (devamı 2/2 ‘de)
Sevgiyle kalın.
Belgin ERYAVUZ
25.04.2013
Hocam yazınızı okudum farklı bir bakış açısı sunmuşsunuz, yukarıda annelerin çocuklarını koşulsuz
YanıtlaSilsevdiğini ifade etmişsiniz merak ediyorum da acaba anne sevdiği çocuğunu kendi evladı olmasaydi o kadar sever miydi?
Bence o kadar sevmezdi çünkü kendi evladi değil, kendi çocuğunu da kendisine ait olduğu için o kadar seviyor yani burada bir koşul söz konusu
👏🏻👏🏻
YanıtlaSil