Birini koşulsuz olarak
gerçek anlamda sevdiğimiz zaman, onun kendinden emin ve güven içinde olmasına
yardımcı oluruz. Bu ise koşulsuz sevilen kişinin kendi değerlerini, özünü
bulmasını sağlar. Ve kendini bir bütün olarak, olduğu gibi kabul etmesine yol
açar. Böylece yapabileceğinin en iyisini yapmaya çalışan mutlu bir insan haline
gelir. Kendi düşünceleri, prensipleri doğrultusunda yaşamın içinde sağlam bir
yer edinir. Kısacası bir kişiyi koşulsuz sevmek onun önündeki engelleri
kaldırıp, hayatı sevmesine ve sımsıkı
bağlanmasına en güzel katkıyı sağlar.
Tam tersine koşullu
sevgi son derece sağlıksız. Ortadaki koşullar bir şekilde yok olduğunda sevgi
de yok oluyor çünkü. Bu durum ünlü Japon yazarın ‘eğer’ ve ‘çünkü’ sevgileriyle
neredeyse aynısı.
Gerçek ve koşulsuz sevgide
dışarıya kendini kanıtlama yok. Ve her daim sımsıcak.
Hiçbir zaman endişe ya da
kaygı hissedilmiyor bu sevgide. Koşulsuz kabul edildiği için sıkmıyor,
bunaltmıyor, prangalara vurmuyor; tam tersine özgür bırakıyor. Bu güzel sevgiyi
öğrenenler sadece belli kişileri değil, hayatla beraber tüm canlıları seviyor. Çünkü etrafına AŞKla bakmayı, gönül gözünü açmayı öğreniyor. Kısacası hayatın
içinde VAR OLUYOR. Hayatın içinde VAR
OLMAK ve bunu hissetmek ise YAŞAMAK demek hem de derinden ve hakkını vererek.
Bu sıcacık sevgi, bir
yürekten bir yüreğe sessizce ama derinden ilerler. Sizden çıkıp sevginizi paylaştıklarınıza
doğru akarken azalmaz yoğunluğu. Siz verdikçe, karşılık beklemeden paylaştıkça;
size katlanarak geri dönmesi ise sizi büyüten yegane güzelliktir.
Ama sevgimizi özgürce
hiç çekinmeden dağıtabilmek için işe önce kendimizi, ruhumuzu, bedenimizi
sevmekle başlamamız gerekli diyor uzmanlar. Öyle haklılar ki… Biz kendimizi
sevmezsek, bu güzel duygunun varlığından haberdar olup nasıl dağıtabiliriz ki?
Benliğimizi, sahip olduğumuz tüm değerlerimizle kabullenip sevecenlikle
yaklaşmamız çok önemli. Bunu başardığımızda ancak, sevgimizi etrafımızdakilerle
paylaşabilir ve gönül gözümüzü açabiliriz. Ve ancak o zaman gerçekten mutlu
olduğumuzu hissederiz. İşte o noktayı yakalayanlar için sevgiyi paylaşmak artık
vazgeçilmez olur.
Verdikçe verirsiniz, verdikçe alırsınız, o naif akışa
kendinizi kaptırırsınız; ama yine de doyamazsınız. Hayattan aldığınız haz
artarken kendinizi daha güçlü, daha cesur hissedersiniz. Karşılaştığınız
zorluklar sizi yıldıramaz kolay kolay. Hayata hakkını vermenin, her yeni günü
her şeye inat kocaman tebessümlerle karşılamanın en güvenli yoludur bu. İçinizi
öyle güzel bir enerjiyle doldurur ve bu enerji etrafınızdakilere öyle güzel
yansır ki; belki de vazgeçilmez oluşu bu sebeptendir.
Doyamayacağımız gerçek
ve koşulsuz sevgilerde buluşalım her daim… Hayatın en güzel renklerini daha
güzel, daha anlamlı ve baktıkça bir daha bakılası hale getirebilmek için. Hayatı
paylaştığımız, bütünün parçası olduğumuzu hissettiğimiz ölçüde içimizin
mutlulukla dolmaması için hiçbir sebep yok. Bunun için tek şart ise KOŞULSUZ
SEVGİyi kullanabilmek.
Sevgiyle kalın.
Belgin ERYAVUZ
25.04.2013
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder