27 Haziran 2013 Perşembe

GEÇMİŞE SAYGI LÜTFEN…

Çevremde yaptığım gözlemler, izlediğim programlar, okuduğum haberler, tanık olduklarım, yaşadıklarım, gördüklerim insanların saygıdan ne denli uzaklaştıklarını gösteriyor maalesef.

Oysa ki özellikle ikili ilişkilerin olmazsa olmazı saygı ne kadar önemli hayat içinde. Tıpkı hava gibi, su gibi. Ondan yoksun kalındığında yaşamın kalitesizliği nasıl da kendini belli ediyor. Belli ediyor ama, her geçen gün sanki bir adım daha uzaklaşıyor insanımız saygının  naifliğinden.

Kadın ya da erkek bir araya geldiğinde eğer birbirlerinden önce yaşadıkları bir beraberlikleri, ilişkileri, evlilikleri, çocukları varsa onların tamamen  yok sayılmasını istiyorlar karşılıklı olarak. Geçmişlerine saygı duyulması gerektiğini göz ardı ederek. 
Üstelik bu mümkünmüş gibi. Düşünsenize ikinci kez evlenecek, ama geçmişinde çocuğu ya da çocukları olan bir erkek ya da kadın onları nasıl yok sayabilir ki? Ya da hayatını kısa veya uzun süreli paylaştığı eski hayat arkadaşını?

Yaşanmışlıklara saygıyla yaklaşabilmek, geçmişin izlerindeki o sisli perdenin tamamen kapatılması ya da yok sayılmasıyla değil; sevdiğinizin sevgisine güvenerek yapılabilir ancak. Ama bunun için de insanın önce kendi sevgisinden şüphe duymaması lazım ki karşısındakine güvenebilsin. Ne yaman çelişkidir hem sevdiğine deli divane olduğunu söylemek, hem de yeterince güvenemediğini her hareket ve davranışında belli etmek. Üstelik bunu kıskançlık perdesinin ardına saklamak.

Düşünsenize bir defa, sizin geçmişinize saygı duymayan bir insan ne yaparsa yapsın sizin bugününüze ve geleceğinize saygı duyabilir mi? Asla duyamaz.

Geçmişe saygı gösteremeyen, ilişkilerini hep bu noktada zedeleyen insanlar iş bir de ayrılma noktasına gelince adeta kendilerini kaybediyor. İşte o anda tüm maskeleri düşüyor yüzlerinden. Sizin o ana değin hiç karşılaşmadığınız bir yüzle sizin canınızı yakmak için her ne varsa hepsini sergiliyor. Ne size, ne birlikte yaşadığınız duygulara ve aslında kendisine saygısını kaybediyor, kendisi fark etmese de. O öfke ve kızgınlık anlarında maskeleri ellerinden kayıp düşünce gerçek kimlikleri olanca netliğiyle gözler önüne seriliyor.

Adam gibi adam olabilmek ne kadar önemli. Maksat hayatın getirilerine mertçe sahip çıkabilmekte, kızgınlık ve öfke kıskacına sıkışmadan kaliteyi devam ettirebilmekte.  İster okumuş üniversite öğretim görevlisi olun, ister sadece ilkokul mezunu… eğer kendinizi maskelerin ardına saklıyorsanız; sizinle bir hayat paylaşmak için yola çıkanların işi oldukça zor.

Yüzlerinde sahte maskelerle dolaşan, öfke ve kızgınlıklarında kendilerini kaybedip başka kimliklere bürünen ve geçmişinize saygı duymayan insanlar varsa hayatınızda onlardan uzak durmaya çalışın. Hatta yapabiliyorsanız tamamen hayatınızdan çıkarın. Çünkü onlar en tehlikeli insanlar. Maskeleri yüzlerinde iken sergilediklerine kanıp onlara el verdiyseniz; ileride içinizin yanmaması mümkün değil. O nedenle fark ettiğiniz anda maskeler düşünce, iş işten geçmeden uzaklaşın gidin kendi yolunuza.
Gerçekler ne kadar iç acıtsa da gerçektir ve içinizi bir kez acıtır. Ama maskeler her defasında sizi farklı noktalardan yaralar. Artık bu da olmaz dediğiniz anda maalesef inanamayacaklarınızı yaşarsınız maskelerin sahipleriyle; saygısızlığın kol gezdiği sokaklarda.

İlişkilerde her daim saygı ve sevgi olsun, olsun ki sevginin pırıltısı saygının koruyucu kalkanıyla korunsun. Geçmişe saygı duymak, bugüne ve yarınlara da saygı duymak demektir. Ve inanın bana saygıyla biçimlenen bir yaşam size en çok yakışandır.

Sevgiyle kalın.
Belgin ERYAVUZ

15.12.2012

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...