Mutluluğa engel olan bir düşünce hatası kendisi.
Zaten
zar zor farkına vardığımız mutluluğu tehdit eden bir unsur adeta.
Amerikalı
bilimkurgu kitapları yazarı Frank Patrick Herbert, "Gelecek belirsiz
kalsın çünkü o, arzularımızla boyayacağımız tuvaldir," der.
Yaşamak
belki de biraz böyle.
Hayatın
her an karşımıza çıkardığı, ancak bizim fark edebildiğimiz boyalarla en güzel
şekilde boyamak gerek yaşam tuvalimizi.
Peki
bunu; her birimizin elinde bir fırça olduğu halde; kolayca yapabiliyor muyuz
dersiniz?
Maalesef
hayır.
Ya
karşımıza çıkan boyalar bizi tatmin etmiyor, ya fark etmeden elimizden
kaçırıyoruz ya da başkaları tarafından o boyalar yok ediliyor belki de
değiştiriliyor.
Hepsi
mümkün.
Böylece
yakaladığımızı sandığımız o nadide duygu ellerimizin arasından kayıp giderken;
kaybetme endişesi ile daha çok hata yapıyor ve sonunda tamamen kaybediyoruz.
Son
derece mantıklı ve gerçekçi olduğumuzu savunsak da sürekli gerçekçi hareket
edemediğimiz için, fark etmeden bu yanılgıya düşebiliyoruz.
Uzmanların dediği gibi; maddesel, duygusal ya da zamansal hangi şekliyle olursa olsun zararı kurtarma mantığı ile yola çıkıp daha fazla zarar etme haline dönüşebiliyor çünkü.
İşte
bu ruh haline ‘Concorde Sendromu’ deniyor.
Bir
anlamda kaybeden kişi olmamak adına daha çok kaybetme girdabına yakalanmak.
Kim
tarafından ortaya atılmış derseniz; bu işte parmağı olanlar evrim teorisinin
bir parçası olan zoologlar.
Hayvanların
hayatını keşif sırasında, özellikle eş tercihlerini mercek altına alırken fark
etmişler. İlişkilerde daha fazla çaba gösteren hayvanların eşlerinden ayrılamazken;
daha az çaba gösterenlerin kolayca eşlerini terk ettiklerini gözlemlemişler.
Peki
neden bir uçak ismi?
Tarihler
1960’lı yılları gösterdiğinde iki ülke sesten daha hızlı süpersonik uçak yapımına
karar verir. İngiltere ve Fransa’nın iş birliği ile başlayan bu ortak girişimin
simgesi olarak da bu isim seçilir.
Uzun
uğraşlar sonunda heyecanla beklenen ilk uçak üretilir. Sıra deneme uçuşlarına
gelir. Ancak bu denemeler pek de başarılı olmaz.
Yine
de Concorde uçağın üretimine katkıda bulunanlar umutlarını yitirmez. Maddi
yatırım yapmaya ve üretimi desteklemeye devam ederler. Aslında amaçları o ana
kadar yaptıkları yatırımların boşa gitmesine mani olmaktır.
Ancak bu tutku onların gerçekleri görüp doğru değerlendirme yapmalarını engeller. Yani bu akıllı iş insanları farkında olmadan sendromdan nasiplerini alır.
30
yıllık macera boyunca toplam 16 Concorde uçağı üretilir. Son ticari seferi, 24
Ekim 2003 yılında Londra-New York arasında yapılır. En sonunda güvenilirliğinin
az, maliyetinin yüksek ve yolcu kapasitesinin sınırlı olması nedeniyle üretimden
kaldırılır. (detayları ve bilinmeyen gerçekleri bir başka yazımda olacak.)
Uzmanlar
buna benzer yanılgılara davranış ekonomisinde “Batık maliyet teorisi” ismini
veriyor. Piyasalar pek çok örneği ile dolu.
Uzmanların
maddi ya da manevi kayıp korkusundan ortaya çıktığını söylediği bu sendrom çok
çeşitli alanlarda görülebiliyor. Örneğin yapılan aktivitelerden vazgeçememek bunlardan
bir tanesi. Ama en önemlisi ilişkilerde yaşananlar. (devamı 2/3’de)
Sevgiyle
kalın.
Belgin
ERYAVUZ
27.06.2024
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder