Kabul ediyorum çoğumuz korkuyoruz yıkılmaktan.
Çaresiz
ve zayıf görünmekten.
Var
olan düzenimizin bozulmasından, elimizdekileri kaybetmekten, daha da zor
zamanlar geçirmekten.
Haklısınız.
Ama
İsviçre'nin son yıllarda çokça konuşulan yazarlarından, eserleri otuz yedi dile
çevrilen Peter Stamm bakın ne diyor?
‘’Bir
bina ancak harabe haline geldiğinde tamamlanırmış. Belki aynı şey insanlar
içinde geçerliydi. Belki de yıkılıp en baştan başlamalıydı.’’
Çok
mu radikal bir değişim tamamen yıkılıp, o harabenin içinden yeniden doğmak?
Kesinlikle
evet.
Hangimiz
bu denli cesaretliyiz ki?
Yanıtlar
hepimizin kalbinde saklı.
Genellikle fark edemediğimiz bu sendromun belirtilerine uzmanların verdiği örnekler beni de düşündürmedi değil.
Şöyle
ki; bir romana, filme ya da diziye başlayan bir kişinin sevmese de bitirene
kadar devam etmesi.
Ya
da çok para harcayıp aldığı ancak hiç giymediği giysilerini giymeyeceğini bile
bile senelerce dolabında saklaması.
Zamanla
kötüye giden, kendisine zarar veren mutsuz olduğu ilişkisine son noktayı
koyamaması.
Önceden bilet aldığı etkinliğe bir sebepten katılamayacağını bildiği halde, bir başkasına vermeyip yanmasına göz yumması.
Bedava
dağıtılan herhangi bir şeyi görünce işine yaramayacağını bildiği halde alması
gibi örnekler o kadar çok ki.
Uzmanlar
bu sendromun günümüzde gençleri daha çok etkilediğini belirtirken; erkeklerin
iş hayatındaki maddi kayıplarda, kadınların ise ikili ilişkilerde çoğunluğa
damga vurduğunu söylüyor.
Peki
tedavisi var mı derseniz evet var.
Kendimizi
ve yaptıklarımızı fark etmekle başlıyor.
Yaşanan
sorunların bu sendroma bağlı olarak ortaya çıktığını bilmek kurtulmak için
yeterli.
Kısacası
gerçek ne ise cesaretle yüzleşmek lazım.
Yetersiz
kaldığı noktalarda destek alınması da öneriliyor elbette. Çünkü bu sendromun
ileri safhalarında kaygı bozuklukları, depresyon ya da kişinin kendisine zarar
verme durumuna dikkat çeken örnekler hayli çok.
Gelin bizler Mevlana’nın torunları olarak onun bilge sözlerinden birisi ile yazıyı sonlandıralım.
Üzülme
der Mevlâna ve devam eder;
‘’Kızma
hiç kimseye yaptıklarından dolayı aksine teşekkür et ihanet edenlere sadakati
öğrettikleri için…
Minnet
duy yalancılara doğrunun farkına varmanı sağladıkları için...
Mutsuz
edenlere dua et mutluluğu daha derin hissettirdikleri için...
Herkesi
sev yaşamına bir anlam kattığı için...
Hayat
bu yüzden daha güzel siyahlar, beyazı fark ettirdiği için…’’
Buradan
hareketle, yaşam tuvalimize siyah rengi reva görenlere kocaman gülümseyip yola
devam ederken; önümüze çıkan en güzel yaşam renklerine sımsıkı sarılalım.
Sevgiyle
kalın.
Belgin
ERYAVUZ
21.05.2024
Kaynaklar:
https://npistanbul.com; https://www.medicalpark.com.tr.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder