Hayatın içinde kendimizi, yaptıklarımızı, bize yapılmasına izin verdiklerimizi, vermediğimiz halde göz yumduklarımızı; ara ara kendinizle baş başa kaldığınızda sorgular mısınız hiç; bilemiyorum.
İçinde
bulunduğumuz sarmalda debelenip dururken; kendimiz mi yarattık bu zor şartları
acaba?
Yaşadığımız
çağa ayak uydururken, hızına yetişmek için soluksuz koşarken; tadını alarak
yaşamayı unutmaya mı başladık yoksa?
Audrey
Magee’nin ‘Koloni’ isimli romanında bazı satırlar, işte insana bunları
sorgulatıyor.
Neden mi?
Çünkü
İrlandalı kadın yazar bakın ne diyor?
"...basitlik
çoğu kişiye uymuyor. (...) Kaçıp otobüs tarifelerine, faturalara bağlanıyorlar,
tatillere, evlere, divanlara, mutfak tezgâhlarına ve perdelere; varoluşun
çıplaklığını maskeleyecek şeyler satın alarak, bir şeylere sahip olarak geçen
hayat. Hayatın zorluğunu saklayacak. Daha kabul edilebilir kılacak."
Ne
kadar doğru.
Hayatın
zorluğundan bu şekilde mi kaçıyoruz?
Daha
kabul edilebilir hale gelsin diye eşyalardan mı medet umuyoruz?
Sadelikten
uzaklaştıkça, hep daha çok istedikçe; farkında olmadan hayatı sevmeyi unutuyoruz
da farkında değiliz.
Sonrasında
da sevgisiz hayatlarda mutlu olmaya çalışıyoruz.
Üstelik bazen kendi yanımızdan geçip gittiğimizi bile fark edemiyoruz.
Böylece
tükeniyor yaşamlar.
İçimizden
inkar etsek de yanıtı zor olan bu sorular aklımızdan gelip geçiyor zaman zaman.
Kabul edelim.
Peride
Celal’in ‘Dar Yol’ isimli romanındaki bir satırda durup düşündüğümü hatırlarım
geçmişte.
‘’Bir
zamanlar başkalarında olanı, onlar bizim olduğu zamansa kaybettiklerimizi
aramak; bu dert ezeli, bu dert hepimizde.’’
Peki
nerede kaldı anı yaşamak?
Her
ne yapıyorsak tüm kalbimizle hissederek yapmanın güzelliği çok özel oysaki.
Sade,
basit, minicik zaman dilimlerinde saklı hepsi.
O
anlarda ne geçmiş var, ne gelecek, ne endişeler, ne kararsızlıklar.
Hesapsız,
plansız geçecek olan mutlulukla dopdolu anlar.
Bir de bu anlara eşlik edecek özel kalpler varsa yanınızda daha ne olsun. Gülümsemek gerek dolu dolu hayata.
Kore'de
çok satanlar arasında yerini alan ve özellikle gençlere hitap eden bir kitap
var.
İsmi
‘Hyunam-Dong Kitabevi’.
Yazarı
Hwang Bo-reum.
Bir
zamanlar bozulan çocukluk arkadaşlığını onarmak için kendini okumaya adayan ve
kitapçı olmaya karar veren bir genci anlatır.
İşte
o kitapta hayata dair minik bir anektod var.
‘’
Büyük panda küçük ejderhaya;
yolculuğun mu yoksa varacağın yerin mi daha önemli olduğunu sorar.
Yanıt
‘o yolda size kimin eşlik ettiği’ olur.’’
Hayat
yolculuğumuzda her zaman zarif kalpler yanımızda olsun.
Olsun
ki yanıtı zor sorularla daha kolay başa çıkalım.
Umutla
hayata hep gülümseyelim.
Sevgiyle
kalın.
Belgin
ERYAVUZ
21.07.2024
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder